Manşet
ünyanın en tanınmış Linux platformlarından biri olan Ubuntu’nun yaratıcısı Canonical, bu hafta yapılacak Ubuntu Geliştiriciler Zirvesi’ne çarpıcı bir duyuruyla başlamaya hazırlanıyor. Canonical firmasının kurucusu Mark Shuttleworth, şirketin yalnızca mobil cihazlar değil, akıllı telefonlar gibi tüketici elektroniği ürünlerini de hedeflediğini söylüyor.
Ubuntu 12.04 LTS versiyonu ve Unity arayüzünün masaüstü bilgisayarlarda kararlı hale getirilerek ARM işlemcili tablet ve akıllı telefonların da 2012 yılının ikinci yarısında Ubuntu ile tanışacaklarını, bu platformlara ulaşarak orta-uzun vadede Ubuntu ile çalışan cihazların çoğalacağı öngörülüyor.
Esnek Linux özelliklerine sahip Ubuntu desteği ile OEM üreticiler de Android, Windows ve iOS gibi güçlü oyuncuların altında ezilmekten kurtulabilecekler.,

Devamını Oku...
Ubuntu 12.04 LTS versiyonu ve Unity arayüzünün masaüstü bilgisayarlarda kararlı hale getirilerek ARM işlemcili tablet ve akıllı telefonların da 2012 yılının ikinci yarısında Ubuntu ile tanışacaklarını, bu platformlara ulaşarak orta-uzun vadede Ubuntu ile çalışan cihazların çoğalacağı öngörülüyor.
Esnek Linux özelliklerine sahip Ubuntu desteği ile OEM üreticiler de Android, Windows ve iOS gibi güçlü oyuncuların altında ezilmekten kurtulabilecekler.,
Bilindiği üzere AMD’nin uzunca bir süredir üzerinde çalıştığı Bulldozer kod adlı yeni nesil işlemcileri Eylül‘de raflardaki yerini alacak. Hali hazırda A ve E serisi APU’lar ise giriş ve orta sekment için bekleneni vermiş gözüküyor. Bizde FX’ler yoldayken AM3+ anakartlardan giriş seviyesi kullanıcı odaklı ASUS’un AMD’nin yeni Buldozer mikromimarisine dayalı Zambezi işlemcileri desteklemek üzere tasarlanmış, M5A97 EVO modelini mercek altına alacağız. Bu bağlamda AM3+ soket yapısına ve yeni yongalarına kısaca değinecek olursak AMD, AM3+ anakartlarında 990FX, 990X ve 970 olarak üç adet yongayla geliyor. Bu çipsetlerden bizimde incelediğimiz M5A97 EVO giriş seviyesini oluşturan 970 çipsetine sahip. AMD 970/SB950 çipseti 990FX’in aksine bazı kırpılmış özellikler ile geliyor. M5A97 EVO tüm AM3+ anakartlar gibi yeni 32nm, FX işlemcilerin yanı sıra Phenom, Athlon II,, Sempron 100 Serisi işlemciler ile de uyumlu. Yani 970 yongası Hypertransport 3.0 ara bağlantılarıyla AM3+ ve AM3 işlemcileriyle uyumlu olarak kullanıcılara sunuluyor.

AMD’nin 970/SB950 çipseti 990FX’in aksine bazı kırpılmış özellikler ile geldiğini girişte söylemiştik. Örneğin çift PCI-e yuvasına sahip bu model 16x + 16x yerine 16x-4x hızlarında çalışıyor. Tabi Crossfire düşünmeyen kullanıcılar için bir performans kaybı söz konusu değil. Anakart ile SATA 6 Gb/s sayesinde çoklu RAID ve SB950 güney köprüsü ile RAID 0,1, 10 ve 5 kurulumlarına olanak tanıyor. Ayrıca AMD 970 üzerine inşa edilmiş gelişmiş SSD yapılandırmalarınızda performans avantajı sağlayabiliyorsunuz. Anakartın diğer özellikleri ise neredeyse standart haline gelmiş yeni anakartların bütün özelliklerini bünyesinde barındırıyor. M5A97 Evo’nun sahip olduğu 4 adet 240pinlik DDR3 slotunda 32 GB’a kadar 2133(OC) ve 1066 MHz aralığındaki tüm bellekleri kullanmak mümkün. AMD yeni çipsetli AM3+ anakartlarının tamamında daha az güç tüketimi ve yüksek hız aşırtma kapasitesi sunuyor. UEFI Bios sayesinde de hız aşırtma tüm kullanıclar için çok kolay bir hal alıyor.
ATX formuna ve 305 mm x 244 mm ölçülerine sahip ASUS M5A97 EVO, siyah ve mavi ile donatılmış bir tasarıma sahip. Anakart siyah bir pcb üzerinde tasarlanmışken, pasif soğutma ve VRM’ler mavi olarak tasarlanmış.

2 x PCIe 2.0 x16 slotu
2 x PCIe 2.0 x1 slotu
2 x PCI yuvası
Asus’un EPU (Energy Processing Unit) ve TPU (TurboV Processing Unit) işlemciler için donattığı DIGI + VRM teknolojisi sayesinde geliştirilmiş performans ve güç yönetiminin yanı sıra mikro işlemcilerde etkili soğutma sağlanıyor. DIGI + VRM güç dağıtımının kullanıclara sunduğu bir diğer güzel yanı ise kişisel olarak güç ayarı yapılabilinmesine olanak sağlaması. Bu sayede etkili hız aşırtma yapabilmek mümkün. Ayrıca anakarttan işlemci 6+2 fazlı güç, hafızalar ise 2 fazlı güç ile beslenmekte. Ek olarak AM3 (110A) anakartlara göre AM3+ anakartlar maksimum 145A kadar akıma destek vermekte ve güç dengesinden kaynaklı daha az işlemci sesi ve stabilite sunmakta.

Yeni AM3+ anakartlarda işlemci fan soket yapısı da tamamen değişmiş durumda. AM3+ anakartlarda işlemciyi tamamıyla çevreleyen plastik fan yuvası artık mevcut değil. İki taraflı soket anakartın arkasında metal bir plaka ile tutuluyor. Bu sayede 6 dereceye kadar daha düşük bir soğutma sağlanıyor.



ASUS M5A97 EVO’da Realtek 8111E PCIe Gigabit Lan ve yine Realtek’in ALC892 HD kodeğini kullanan 6 kanallı ses çipsetine yer verilmiş. Anakartta yer alan yuvalar ise şöyle:
Arkada 2 x harici SATA 3.0 Gb / s portu (JMicron)
6 x SATA 6.0Gb / s (AMD SB950)
14 x USB 2.0 bağlantı noktası (8 arka panelde, 6 ön panelde )
4 x USB 3.0 portu (2 arka panelde, 2 ön panelde)
1 x PS / 2 fare konnektörü
2 x eSATA portu
1 x RJ45 LAN bağlantı yuvası
6 kanallı ses çıkışı 1 x Ses portu
1 x SPDIF Çıkışı
2 x IEEE 1394a bağlantı noktası (arka panelde 1 adet, ön panelde 1 adet)
UEFI BIOS & AI Suite II

Artık birçok anakartta görmeye alıştığımız cıvıl cıvıl arayüzler sayesinde her seferinde gözümüzün önüne gelen ‘fatal error’ mesajlarını bios ekranı sizlere hatırlatmayacak. En azından benim için öyle :) ASUS’da yeni anakartlarında kullandığı UEFI BIOS sayesinde kullanıclara daha esnek bir kullanım sunuyor. Artık klavyeye bağlı kalmadan Bios ekranında mouse dolaşmak ve kullanmak mümkün. UEFI BIOS menüsünde EZ Mod ve Gelişmiş Mod olmak üzere iki seçilebilir seçenek yer alıyor. EZ Mode daha çok ayrıntılarla boğuşmak istemeyen ve daha az deneyimli kullanıclara hitap eden otamatik hız aşırtma gibi seçenekler ile geliyor. Bu sayede TurboV sayesinde tek tık ile kullancılar hız aşırtma yapabiliyor. Geliş Mod ise anakartın tüm ayarlarına ulaşabileceğiniz ve ayrıntılı hız aşırtma yapabileceğiniz seçeneklere sahip. Ayrıca anakartta yaptığınız herhangi bir değişikliği arkadaşlarınızla paylaşmak ya da yapmak istediğiniz şeyler hakkında soru sormanız açısında yardımcı olacak ekran görüntü alma özelliği de düşünülmüş. Bios’dan görüntü almak için tek yapmanız gereken USB belleğinizi sistemnize takmak ve F12′ye basmak. Kişisel olarak da yeni Bios arayüzünü beğendiğimi söylemem de fayda var. Özellikle Bios karmaşasından çekinen kullanıclar içinde UEFI Bios çok kullanışlı bir seçenek.

AI Tweaker sayesinde elle yada otomatik olarak hız aşırtma yapabilmek mümkün.

ASUS M5A97 EVO ile gelen AI Suite II yazılımı ile Windows içinde de hız aşırtma yapmak da mümkün. Ayrıca yazılım sayesinde sistem hakkında tüm bilgilere de ulaşabiliyorsunuz. Fan kontrolü, voltaj değerleri, güç seçenekleri ve sıcaklık değerlerini ayrıntılı olarak görmeniz mümkün. Bios’da yaptığınız herşeyi AI Suite ile yapmak özetle mümkün. Yine AI Charger+ yazılımı sayesinde anakart üzerinden USB 3.0 portu sayesinde Ipad, Ipod ve Iphone’nunuzu 3 kata kadar daha hızlı şarj edebiliyorsunuz.


Test Sistemi

Anakartın bellek okuma ve yazma hızları ortalamanın üzerinde değerler sunuyor. Hız aşırtma için yüksek frekanslara da çıkabildiğini hatırlatmakta fayda var.
HD Tune Pro – File Bench


Anakartımız için bir sonuca varacak olursak ASUS M5A97 EVO’nun en büyük özelliği hiç kuşkusuz fiyatı oluyor. Anakartı 120-130 dolar seviyesinde bulmak mümkün. Bünyesinde taşıdığı 970 çipsetini taşıyan tüm AM3+ anakartlar ise neredeyse aynı fiyat aralığında seyrediyor. Hali hazırda elinizdeki işlemci ile de kullanabileceğiniz düşünüldüğünde FX işlemciler için yükseltme düşünen kullanıclara iyi bir alternatif sunuyor. Başarılı tasarım, hız aşırtma ve yazılımsal desteğini de göz önüne alırsak ASUS M5A97 EVO, AMD cephesinde fiyat, performans odaklı seçeneklere kendisini yazdırmayı başarıyor.
Devamını Oku...
ATX formuna ve 305 mm x 244 mm ölçülerine sahip ASUS M5A97 EVO, siyah ve mavi ile donatılmış bir tasarıma sahip. Anakart siyah bir pcb üzerinde tasarlanmışken, pasif soğutma ve VRM’ler mavi olarak tasarlanmış.
2 x PCIe 2.0 x16 slotu
2 x PCIe 2.0 x1 slotu
2 x PCI yuvası
Yeni AM3+ anakartlarda işlemci fan soket yapısı da tamamen değişmiş durumda. AM3+ anakartlarda işlemciyi tamamıyla çevreleyen plastik fan yuvası artık mevcut değil. İki taraflı soket anakartın arkasında metal bir plaka ile tutuluyor. Bu sayede 6 dereceye kadar daha düşük bir soğutma sağlanıyor.
ASUS M5A97 EVO’da Realtek 8111E PCIe Gigabit Lan ve yine Realtek’in ALC892 HD kodeğini kullanan 6 kanallı ses çipsetine yer verilmiş. Anakartta yer alan yuvalar ise şöyle:
Arkada 2 x harici SATA 3.0 Gb / s portu (JMicron)
6 x SATA 6.0Gb / s (AMD SB950)
14 x USB 2.0 bağlantı noktası (8 arka panelde, 6 ön panelde )
4 x USB 3.0 portu (2 arka panelde, 2 ön panelde)
1 x PS / 2 fare konnektörü
2 x eSATA portu
1 x RJ45 LAN bağlantı yuvası
6 kanallı ses çıkışı 1 x Ses portu
1 x SPDIF Çıkışı
2 x IEEE 1394a bağlantı noktası (arka panelde 1 adet, ön panelde 1 adet)
UEFI BIOS & AI Suite II
Artık birçok anakartta görmeye alıştığımız cıvıl cıvıl arayüzler sayesinde her seferinde gözümüzün önüne gelen ‘fatal error’ mesajlarını bios ekranı sizlere hatırlatmayacak. En azından benim için öyle :) ASUS’da yeni anakartlarında kullandığı UEFI BIOS sayesinde kullanıclara daha esnek bir kullanım sunuyor. Artık klavyeye bağlı kalmadan Bios ekranında mouse dolaşmak ve kullanmak mümkün. UEFI BIOS menüsünde EZ Mod ve Gelişmiş Mod olmak üzere iki seçilebilir seçenek yer alıyor. EZ Mode daha çok ayrıntılarla boğuşmak istemeyen ve daha az deneyimli kullanıclara hitap eden otamatik hız aşırtma gibi seçenekler ile geliyor. Bu sayede TurboV sayesinde tek tık ile kullancılar hız aşırtma yapabiliyor. Geliş Mod ise anakartın tüm ayarlarına ulaşabileceğiniz ve ayrıntılı hız aşırtma yapabileceğiniz seçeneklere sahip. Ayrıca anakartta yaptığınız herhangi bir değişikliği arkadaşlarınızla paylaşmak ya da yapmak istediğiniz şeyler hakkında soru sormanız açısında yardımcı olacak ekran görüntü alma özelliği de düşünülmüş. Bios’dan görüntü almak için tek yapmanız gereken USB belleğinizi sistemnize takmak ve F12′ye basmak. Kişisel olarak da yeni Bios arayüzünü beğendiğimi söylemem de fayda var. Özellikle Bios karmaşasından çekinen kullanıclar içinde UEFI Bios çok kullanışlı bir seçenek.
AI Tweaker sayesinde elle yada otomatik olarak hız aşırtma yapabilmek mümkün.
ASUS M5A97 EVO ile gelen AI Suite II yazılımı ile Windows içinde de hız aşırtma yapmak da mümkün. Ayrıca yazılım sayesinde sistem hakkında tüm bilgilere de ulaşabiliyorsunuz. Fan kontrolü, voltaj değerleri, güç seçenekleri ve sıcaklık değerlerini ayrıntılı olarak görmeniz mümkün. Bios’da yaptığınız herşeyi AI Suite ile yapmak özetle mümkün. Yine AI Charger+ yazılımı sayesinde anakart üzerinden USB 3.0 portu sayesinde Ipad, Ipod ve Iphone’nunuzu 3 kata kadar daha hızlı şarj edebiliyorsunuz.
Test Sistemi
- İşlemci: Phenom II X4 980 BE @ 4GHz
- Anakart: Asus M5A97 EVO
- Bellek: Gskill (2Gx2) / F3-12800CL9Q-8GBRL (2Gx4)
- Ekran Kartı: AMD HD 6950
- Depolama: SAMSUNG Spinpoint F1 1TB
- İşletim Sistemi : Windows 7 Ultimate (SP1, 64 Bit)
Anakartın bellek okuma ve yazma hızları ortalamanın üzerinde değerler sunuyor. Hız aşırtma için yüksek frekanslara da çıkabildiğini hatırlatmakta fayda var.
Anakartımız için bir sonuca varacak olursak ASUS M5A97 EVO’nun en büyük özelliği hiç kuşkusuz fiyatı oluyor. Anakartı 120-130 dolar seviyesinde bulmak mümkün. Bünyesinde taşıdığı 970 çipsetini taşıyan tüm AM3+ anakartlar ise neredeyse aynı fiyat aralığında seyrediyor. Hali hazırda elinizdeki işlemci ile de kullanabileceğiniz düşünüldüğünde FX işlemciler için yükseltme düşünen kullanıclara iyi bir alternatif sunuyor. Başarılı tasarım, hız aşırtma ve yazılımsal desteğini de göz önüne alırsak ASUS M5A97 EVO, AMD cephesinde fiyat, performans odaklı seçeneklere kendisini yazdırmayı başarıyor.
İkinci nesil Core işlemcilerinde de, tıpkı önceki nesil Core işlemcilerinin bazıları gibi, entegre bir grafik yongası bulunur. Ancak önceki nesilden farklı olarak bu grafik yongası bütünüyle çekirdek içindedir.
Bunu aslında grafik yongasının çekirdeğin bir parçası olmasıyla açıklamak daha doğru. Önceki nesil Core işlemcilerinin entegre grafik yongası içerenleriyle karşılaştırmak konuyu bir çırpıda netleştirecektir.

Önceki nesil grafik işlemcili Core ailesinde, yani core i5 600 ve Core i3 500′lerde böyle bir yapı vardı. Resimde bir işlemci paketini görüyorsunuz. Üstündeki metal ısı yayıcı kapağın çıkarılmış hali bu. Yani önceki nesilde grafik işlemcisi işlemci çekirdeğine gömülü değil, işlemci paketinde, çekirdek bölgesinin yanına eklenmiş durumda.

İkinci nesil Core işlemcilerinde ise grafik yongası tam olarak çekirdeğin içindedir.
Bu yeniliğin son kullanıcıya geniş çapta sunulacak olgunluğa erişip Intel’in ikinci nesil Core işlemcilerinde yer alması pek çok avantaj sağlamıştır. İlk nesilde işlemci çekirdeğinden farklı bir üretim sürecine sahip olan grafik yongası ikinci nesilde çekirdekle aynı üretim sürecinde üretilir.
Ayrıca önceki nesil Core işlemcilerinin grafik işlemcili bu modellerinde grafik işlemcisini de barındıran kümede bellek denetleyicisi bulunmaktadır. Bu bellek denetleyicisinin de ikinci nesil Core işlemcilerinde çekirdeğe dahil edilebilmesi, işlemci çekirdekleriyle bellek denetleyici arasındaki gecikmeleri ve dolayısıyla bellek gecikmele sürelerini düşürmüştür.
Devamını Oku...
Bunu aslında grafik yongasının çekirdeğin bir parçası olmasıyla açıklamak daha doğru. Önceki nesil Core işlemcilerinin entegre grafik yongası içerenleriyle karşılaştırmak konuyu bir çırpıda netleştirecektir.
Önceki nesil grafik işlemcili Core ailesinde, yani core i5 600 ve Core i3 500′lerde böyle bir yapı vardı. Resimde bir işlemci paketini görüyorsunuz. Üstündeki metal ısı yayıcı kapağın çıkarılmış hali bu. Yani önceki nesilde grafik işlemcisi işlemci çekirdeğine gömülü değil, işlemci paketinde, çekirdek bölgesinin yanına eklenmiş durumda.
İkinci nesil Core işlemcilerinde ise grafik yongası tam olarak çekirdeğin içindedir.
Bu yeniliğin son kullanıcıya geniş çapta sunulacak olgunluğa erişip Intel’in ikinci nesil Core işlemcilerinde yer alması pek çok avantaj sağlamıştır. İlk nesilde işlemci çekirdeğinden farklı bir üretim sürecine sahip olan grafik yongası ikinci nesilde çekirdekle aynı üretim sürecinde üretilir.
Ayrıca önceki nesil Core işlemcilerinin grafik işlemcili bu modellerinde grafik işlemcisini de barındıran kümede bellek denetleyicisi bulunmaktadır. Bu bellek denetleyicisinin de ikinci nesil Core işlemcilerinde çekirdeğe dahil edilebilmesi, işlemci çekirdekleriyle bellek denetleyici arasındaki gecikmeleri ve dolayısıyla bellek gecikmele sürelerini düşürmüştür.
Linux deyince insanların aklına sağlam ama sürücü ve yazılım sorunları olan, "Terminal'den kod girmek" (yani; komut satırından komut girmek) gereken bir işletim sistemi gelir. Linux dağıtımları kararlılıklarını kaybetmeden sürücü, yazılım ve kullanım kolaylığı açısından kendini çok geliştirdi. Genele hitap eden en başarılı dağıtımlardan Ubuntu'nun, bu yıl çıkardığı ilk sürüm olan 11.04'ü inceliyoruz.

Ubuntu 11.04'ün kod adı "Natty Narwhal". Yüklenen anlam ise "Süslü boynuzlu balina". Ubuntu sürüm kod adları 3. versiyon olan "Breezy Badger" dan beri alfabetik sırayla gidiyor. Ayrıca, 6.06'yı saymazsak 4. ve 10. aylarda (Nisan ve Ekim aylarında) olmak üzere yılda iki versiyon çıkıyor. Genelde yılın ilk dağıtımı yani 04 ile bitenler kararlı olurlar ancak betalardan izlediğimiz görünüm biraz hata barındırdığı yönünde. Nedeni ise varsayılan masaüstü ortamının (daha doğrusu kabuk arayüzünün) Unity olması. Ubuntu dahil pekçok açık kaynak projeye sponsor olan Canonical Ltd.nin bir süredir geliştirdiği Unity masaüstü ortamını ilk kez Ubuntu 10.10 Netbook Edition'da gördük. Ubuntu 11.04'ün bir diğer özelliği ise isimlendirmenin değişmiş olması. Netbook Edition artık yok. Kişisel bilgisayarlar için sadece Ubuntu var. Ubuntu Server Edition ise Ubuntu Server oldu.
Yeni Ubuntu kabaca şu yazılımlarla geliyor:
Ubuntu bu sürümüyle birlikte Wayland'a biraz daha yakınlaşıyor. (Yutani-Weyland Endüstrileri ile ilgisi yok, korkmayın :) )Wayland görece yeni (birkaç yıllık) bir ekran sunucu protokolü. Wayland'la uygulamaların doğrudan doğruya "compositing" pencere yöneticileriyle etkileşime girmelerine izin veriyor. Şu anda bazı kesimler X.org'a ayrılan yıllar sonrasında Wayland'a iyi gözle bakmasa da Wayland çok şey vaadediyor. Yine de bu sürümde Ubuntu hala X'te.
Bir süredir gündemi takip etmeyen gözler ofis yazılımı için OpenOffice.org'u aramıştır. 2010 Ekim ayında Oracle Sun'ı satın aldığında, OpenOffice.org'un da sahibi oldu. Ancak Oracle'ın açık kaynak felsefesi için kabul edilemeyecek adımlar atmasından sonra geliştiriciler ve topluluk, The Document Foundation'ı kurarak OpenOffice.org projesini çatalladı ve LibreOffice'i oluşturdu. Yani kaldıkları yerden özgür olarak devam ediyorlar.
Editörünüz bir süredir beta sürümü kullanmakta. Eğer siz de beta sürümü deniyorsanız bugün itibariyle güncelleme yoluyla tam sürüme geçebilirsiniz.
İndirmek için bu sayfaya gidin. 32bit ya da 64bit seçebilirsiniz. 2000'lerin başından beri Intel'in başarısız olduğu için Itanic diye dalga geçilen Itanium 64 ile Amd'nin geliştirdiği ve güncel işlemcilerin birçoğunda kullanılan x86-64 mimarisi olmasına rağmen sektör, 64bit yazılım ve sürücüleri yeni yeni desteklemekte. Örneğin Adobe Flash Player ısrarla 64 bit desteklemediği için internet tarayıcılarının 32bit sürümlerini kullanmak zorundayız. 4gb'dan fazla sistem belleğine sahip değilseniz, 32bit Ubuntu indirmenizi tavsiye ederim.
Bir çıkışın ilk günlerinde yaşanan yoğunluktan dolayı indirme hızınız düşük kalabilir. Şu anda pek sorun yok gözüküyor ama siz yine de Torrent'le indirmeyi tercih edin. Tam bir indirme listesi burada.
İndirdiğiniz kalıp dosyasını CD, DVD ya da USB belleğe yazabilirsiniz. CD ya da DVD kullanacaksanız mümkün olan en yavaş hızda ve kalıp olarak yazdırmayı unutmayın. Yani kullandığınız cd yakma programında "kalıbı diske yazdır" gibi bir seçenek arayın. CD sunumu temel programlar içerirken dvd sunumu daha fazla program içermekte. Ben cd sunumunu indirip istediğim programları sonradan indirdim. Hem yükleme daha kısa olur hem de daha az yer kaplar.
Önerim USB bellek kullanmanız. Windows kullanıyorsanız bu linkteki ücretsiz Universal USB Installer aracı ile kolayca oluşturabilirsiniz. Bilgisayarı USB bellek ile açtığınızda karşınıza çıkan seçeneklerden en üsttekini yani "Run Ubuntu from this USB" seçeneğini seçerseniz, yüklemeden önce yeni Ubuntu'yu deneyebilir, sürücü sorunlarını kontrol edebilir ve yüklemeye karar verirseniz yükseme sırasında bilgisayarı kullanabilirsiniz. Yükleyeceğiniz zaman yandaki resimde görülen simgeye çift tıklayın ve aşağıdaki adımları izleyin.

Kurulum yardımcısı Türkçe dahil pek çok dili destekliyor. Yandaki listeden Türkçeyi seçin. İleri tuşuna bastığınızda…

… karşınıza yukarıdaki pencere gelecek. Ubuntu gibi açık kaynak yazılımlar gönüllüler tarafından günde defalarca güncelleniyor. Kurulum sırasında internet bağlantınız olursa dil güncellemeleri gibi bazı güncellemeleri alabilirsiniz.

Yukardaki pencere önemli. Önerim en alttaki seçeneği seçip disklerinize yapacaklarınızı kendiniz belirlemeniz. Ama bu konularda bilginiz yoksa ve bilgisayarınızda sadece tek bir yedeklenmiş sürücü varsa ikinci seçeneği seçin.

Son seçeneği seçtiğinizde karşınıza böyle bir pencere gelecek. Pencerenin ortasındakia tablodan değişiklik yapacağınız disk bölümünü seçin. Sistem için seçecekseniz bağlanma noktası olarak "/" seçilmeli ve dosya sistemi ext4 olmalı. Üstteki resimde görebilirsiniz. Sistem için bir sürücü seçtikten sonra isterseniz bir takas alanı seçebilirsiniz. Önyükleyici için seçtiğiniz disk, biosta en üstte seçili olan yani bilgisayarın başlayacağı disk olmalı. Bilgisayarı bu disk ile başlatırsanız, Grub önyükleyici ekranı sizi karşılar. Şimdi yükle tuşuna bastığınızda…

… yukardaki pencere geliyor ve arka planda kurulum başlıyor. Pencerenin altındai bardan görebilirsiniz. Böylece son pencere geldiğinde kurulumun bir kısmı bitmiş oluyor.

Disk ve internet hızınıza bağlı olmakla birlikte kurulum 20 dakika kadar sürüyor. İşlem sürerken bilgisayarı kullanabilirsiniz. Kurulum bittikten sonra aşağıdaki pencere açılacak. Hemen kapatmak zorunda değilsiniz. Fakat yeniden başlatana kadar yaptığınız değişiklikler geçerli olmayacak. Önerim bilgisayarı yeniden başlatmadan önce sistemi biraz kurcalayın.

Kurulumdan sonra sizi aşağıdaki gibi bir ekran karşılayacak. Unity masaüstü yöneticisinin görsel anlamdaki deşiklikleri göze çarpıyor. Asıl yenilikler arka planda. Yazıda birkaç yerde değindiğim gibi bu yeni Ubuntu, altyapı olarak yeni bir sayfa açıyor. Yalnız burada bir ayrıntı var. Ekran kartınız AMD(ATI) ise açık kaynak sürücüler 3D destekli olduğundan direkt Unity arayüzü sizi karşılıyor. Ama nVidia ise kendi sağladıkları kapalı kaynak sürücüyü yükleyene kadar Gnome arayüzünü kullanıyorsunuz. Aşağıdaki ekran görüntüsü, nVidia'nın sağladığı kapalı kaynak sürücüyle 3D desteği sağlandıktan sonra alındı.

Eğer Unity arayüzünü sevmediyseniz, ama sistemden silerek bağımlılıklarından dolayı sorun yaşamaktan korkuyorsanız çok basit bir şekilde Gnome arayüzüne dönebilirsiniz. Ekranın üst sağ köşesindeki kapatma tuşuna tıklayın. En altta sistem ayarları seçeneğini seçin. Açılacak penceredeki Sistem altbaşlığında Giriş Ekranı seçeneğini göreceksiniz. Tıkladığınızda aşağıdaki gibi bir pencere çıkacak. En alttaki açılır menüden Ubuntu Klasik seçeneğini seçmeniz yeterli. Bir sonraki açılışta sizi alışıldık Gnome arayüzü karşılayacak.

Ancak Unity'nin de güzel yönleri var. En azından bir süre denemenizi tavsiye ederim. Sol köşeye yerleşen dock, kolay kullanım sağlıyor. Eğer Apple klavyelerdeki option, IBM uyumlu klavyelerdeki windows logo tuşuna basarsanız docktaki uygulamaların kısayol tuşları görünüyor. Bir kere alıştıktan sonra LibreOffice uygulaması olan Writer için hep Windows Logo tuşu+3 kısayolunu kullanırsınız. Ya da uygulamalar için Windows Logo tuşu+A (Application kelimesinin baş harfi)kullanırsınız. Bu durumu yandaki resimde görebilirsiniz. Bir program açtığınızda dockta programın simgesi çıkıyor. Bu simgeyi bir süre tutarsanız yerinden ayrılır ve yerini değiştirebilirsiniz. Hep dock üzerinde kalmasını isterseniz sağ tıklayın ve Başlatıcıda Tut yazısına tıklayın. Uygulamalar ya da Dosyalar ve Dizinler tuşuna bastığınızda…


… yukardaki gibi bir menü çıkıyor. Büyük simgeler ve sadelik, dokunmatik ekranlara göz kırpıyor. Bir diğer kullanım kolaylığı da Windows 7'deki gibi pencereyi ekranın sağına soluna götürünce yarım ekran yapıp köşeye dayaması ve yukarı götürdüğünüzde tam ekran yapması. Pencereyi sola dayadığınızda docku otomatik gizliyerek ekranı daha verimli kullanıyor.

Yükledikten sonra 8 MB kadar bir güncelleme çıktı. Ubuntu'nun çok hızlı gelişen paket depoları nedeniyle gün geçtikçe artacak. Güncellemeleri yaptıktan sonra indirdiğiniz kalıp dosyasını paylaşabilirsiniz. Özellikle Ubuntu'nun çıktığı ilk günler çok rağbet oluyor. Sunucular ve torrent ağı yavaşlıyor. Torrent ağına katılarak indirmeye çalışanlara yardım edebilirsiniz.Tamamen yasal. Editörünüz incelemeyi yazarken bir yandan da yeni Ubuntu'yu paylaşıyordu.

Yükleme sırasında üçüncü parti yazılım kurmanızı sağlayan seçeneğini seçerseniz, kurulumdan sonra Flash videoları, MP3 dosyaları, internet radyoları gibi işlemlerde sorun yaşamazsınız. Microsoft kaynaklı kodek kullanan radyolar eskiden büyük sorunken artık hiçbirşey yapmadan çalışıyor.

Erişemediğiniz sitelere erişmek için DNS adreslerini kurcalamak isteyebilirsiniz. :) DNS değiştirmek için üsttekki araç çubuğunda bulunan yukarı aşağı oklara tıklayın. En altta "Edit Connections" seçeneğini tıklayın. Açılan pencereden bağlantınızın ismini değiştirebilir, IPv4 Settings sekmesinde DNS değişikliği gibi ayarlarınızı yapabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken nokta yöntem olarak Otomatik(DHCP) seçiliyse diğer ayarları yapamazsınız. Aşağıdaki resimdeki gibi değiştirin. 8.8.8.8 adresli DNS sunucusu Google'ın ücretsiz sunucusu. Hız bakımından tatminkar.
Rhythmbox oynatıcısı yerine bu sürümle birlikte Banshee'ye geçildi. Rhythmbox'dan çok daha az bellek tüketiyor, arayüzü daha güzel ve shuffle algoritmaları daha güzel çalışıyor. Sisteme entegre edilmiş. Ses ayar tuşuna bastığınızda yandaki panel çıkıyor. Ana penceresi ise aşağıda. Aslen bir Linux uygulaması olan Banshee, Mac os X ve Windows'a port edildi fakat tüm özellikleri çalışmıyor ve hata barındırmakta. Kullanıp çok severseniz Windows ve Mac os X sürümlerinin aynı başarıyı göstereceğini düşünmeyin.

Ubuntu bu sürümüyle bir dönemece girdi. Eski alışkanlıklar bir kenara bırakıldı ve artık sınırına gelmiş teknolojiler terkedildi. Uzun süredir Ubuntu kullananlar bu yeni haline alışmakta biraz zorluk çekebilir. Sancılı geçecek birkaç günün sonunda artık işlerini daha rahat ve hızlı yaptıklarını farkedecekler.
Yeni Ubuntu çok zahmetsiz. Eğer Windows oyunları oynamıyorsanız ya da sadece başka işletim sistelerinde çalışan özel program kullanma zorunluluğunuz yoksa, kurduktan sonra hemen kullanmaya başlıyorsunuz. Kodek, Plug-In ya da benzeri ayarlara gerek olmadan radyonuzu dinleyebilir, videolarınızı izleyebilir ya da ofis dökümanlarınızla çalışmaya başlayabilirsiniz. Bu lüksü Mac os X'de bile bulamazsınız. Üstelik sistemin tümüne yakını açık kaynak ve tamamen ücretsiz.
Yazı boyunca hiç komut satırından komut girmediğimizi farketmişsinizdir. Ubuntu, işlemleri mümkün olduğunca grafik arabiriminden yapılmasını sağlıyor. Usta eller hemen Terminalde komutları yazarak kullanabilir; hatta komut satırından korkmuyorsanız çoğu kez grafik ekrandan daha kolay olduğunu görebilirsiniz fakat tabletlerin pazar payları artarken ve her yıl yeni kullanıcılar Linux denerken, büyük düğme ve simgelere sahip kolay kullanımlı bir arabirim avantaj. Kısa sürede rahatlığa alışıyorsunuz. Uğraşmak bir zevk olsa da insanlar giderek zamanını, bilgisayarla uğraşmak yerine birşeyler üretmeye harcamak istiyor. Bilgisayarın amaç değil bir araç olduğu unutulmamalı.
Yazı boyunca hiç Pardus ile kıyas yorumum olmadı. Pardus güzel bir dağıtım olmasına rağmen bazı geliştirme sorunları var. Pardus yola çıkarken kendi paket yönetim sistemini oluşturmayı seçti. Ürettikleri teknolojiler başarılı olsa da, komünite desteği görece az olduğundan paketlerin güncellenmesi ve oluşturulması konusunda zayıf. Pardus'u destekliyoruz, ancak eğer özgür bir işletim sisteminden bahsediyorsak, kim yaparsa yapsın evrenseldir. Pardus'un eksiklerini görmezden gelemeyiz. Eleştirmezsek ilerleyemez.
Tekrar Ubuntu'ya dönelim. İşlemci güç yönetimi konusunda sorun yok. 800 ile 2600 MHz arasında çalışabilen işlemcim genellikle düşük olan tarafta kaldı; bu da sessiz ve serin çalışma demek. Bellek kullanımı da bu görsellik için cimri denilebilir. Günlük kullanımda en çok RAM kullanan yazılım Opera tarayıcısı. Opera, ara sıra takılıp kızdıran ama çok sevimli olduğundan küsemediğiniz arkadaşa benziyor. Cep telefonundan tablet bilgisayara mümkün olan her platformda başarılı ve senkronize çalışıyor. Kızsam bile başımdan atamıyorum.
Firefox 4 sisteme güzel entegre olmuş. Üst paragraftaki özel durum haricinde kolay kolay başka tarayıcı aratmıyor. Hızlı, kolay kullanımlı, Plug-In'ler yüklenmiş, kişiselleştirmeye sonuna kadar açık. Tam sürüme binbir nazla geçilmesinin mevyesini çkar çıkmaz, Firefox'u Firefox yapan eklentilerinin uyumlu olmasıyla topladık. v2'den v3'e geçerken yaşanan kararsızlık ve tarayıcının "çıplak" kalması, bu sürümde yaşanmadı.
Bitirirken, sorularınıza oldukça hızlı yanıtlar alabileceğiniz topluluk sayfasından bahsedelim. Son zamanlarda biraz sunucu sorunu yaşasamışlardı ama artık Ubuntu Türkiye olarak yeni Ubuntu'ya hazırlar. Ubuntu Türkiye'deki dostlarımızı buralarda bulabilirsiniz. Yeni kullanıcılar forumlarında yollarını bulmak konusunda yardım alabilir.
Devamını Oku...
Ubuntu 11.04: Natty Narwhal
Ubuntu 11.04'ün kod adı "Natty Narwhal". Yüklenen anlam ise "Süslü boynuzlu balina". Ubuntu sürüm kod adları 3. versiyon olan "Breezy Badger" dan beri alfabetik sırayla gidiyor. Ayrıca, 6.06'yı saymazsak 4. ve 10. aylarda (Nisan ve Ekim aylarında) olmak üzere yılda iki versiyon çıkıyor. Genelde yılın ilk dağıtımı yani 04 ile bitenler kararlı olurlar ancak betalardan izlediğimiz görünüm biraz hata barındırdığı yönünde. Nedeni ise varsayılan masaüstü ortamının (daha doğrusu kabuk arayüzünün) Unity olması. Ubuntu dahil pekçok açık kaynak projeye sponsor olan Canonical Ltd.nin bir süredir geliştirdiği Unity masaüstü ortamını ilk kez Ubuntu 10.10 Netbook Edition'da gördük. Ubuntu 11.04'ün bir diğer özelliği ise isimlendirmenin değişmiş olması. Netbook Edition artık yok. Kişisel bilgisayarlar için sadece Ubuntu var. Ubuntu Server Edition ise Ubuntu Server oldu.
Yeni Ubuntu kabaca şu yazılımlarla geliyor:
- Gnome yerine Unity masaüstü ortamı (biraz detay var burada)
- OpenOffice.org yerine LibreOffice 3.3.2 ofis paketi
- Rhythmbox yerine Banshee müzik oynatıcı
- Tümleşik kişisel bilgi yönetimi için Evolution 2.32.2
- Fotoğraf görüntüleme, arşiv ve yönetim için Shotwell 0.9.1
- Init yönetimi için Upstart 0.9
Ubuntu bu sürümüyle birlikte Wayland'a biraz daha yakınlaşıyor. (Yutani-Weyland Endüstrileri ile ilgisi yok, korkmayın :) )Wayland görece yeni (birkaç yıllık) bir ekran sunucu protokolü. Wayland'la uygulamaların doğrudan doğruya "compositing" pencere yöneticileriyle etkileşime girmelerine izin veriyor. Şu anda bazı kesimler X.org'a ayrılan yıllar sonrasında Wayland'a iyi gözle bakmasa da Wayland çok şey vaadediyor. Yine de bu sürümde Ubuntu hala X'te.
Bir süredir gündemi takip etmeyen gözler ofis yazılımı için OpenOffice.org'u aramıştır. 2010 Ekim ayında Oracle Sun'ı satın aldığında, OpenOffice.org'un da sahibi oldu. Ancak Oracle'ın açık kaynak felsefesi için kabul edilemeyecek adımlar atmasından sonra geliştiriciler ve topluluk, The Document Foundation'ı kurarak OpenOffice.org projesini çatalladı ve LibreOffice'i oluşturdu. Yani kaldıkları yerden özgür olarak devam ediyorlar.
Editörünüz bir süredir beta sürümü kullanmakta. Eğer siz de beta sürümü deniyorsanız bugün itibariyle güncelleme yoluyla tam sürüme geçebilirsiniz.
Kurulum
İndirmek için bu sayfaya gidin. 32bit ya da 64bit seçebilirsiniz. 2000'lerin başından beri Intel'in başarısız olduğu için Itanic diye dalga geçilen Itanium 64 ile Amd'nin geliştirdiği ve güncel işlemcilerin birçoğunda kullanılan x86-64 mimarisi olmasına rağmen sektör, 64bit yazılım ve sürücüleri yeni yeni desteklemekte. Örneğin Adobe Flash Player ısrarla 64 bit desteklemediği için internet tarayıcılarının 32bit sürümlerini kullanmak zorundayız. 4gb'dan fazla sistem belleğine sahip değilseniz, 32bit Ubuntu indirmenizi tavsiye ederim.
Bir çıkışın ilk günlerinde yaşanan yoğunluktan dolayı indirme hızınız düşük kalabilir. Şu anda pek sorun yok gözüküyor ama siz yine de Torrent'le indirmeyi tercih edin. Tam bir indirme listesi burada.
İndirdiğiniz kalıp dosyasını CD, DVD ya da USB belleğe yazabilirsiniz. CD ya da DVD kullanacaksanız mümkün olan en yavaş hızda ve kalıp olarak yazdırmayı unutmayın. Yani kullandığınız cd yakma programında "kalıbı diske yazdır" gibi bir seçenek arayın. CD sunumu temel programlar içerirken dvd sunumu daha fazla program içermekte. Ben cd sunumunu indirip istediğim programları sonradan indirdim. Hem yükleme daha kısa olur hem de daha az yer kaplar.
Önerim USB bellek kullanmanız. Windows kullanıyorsanız bu linkteki ücretsiz Universal USB Installer aracı ile kolayca oluşturabilirsiniz. Bilgisayarı USB bellek ile açtığınızda karşınıza çıkan seçeneklerden en üsttekini yani "Run Ubuntu from this USB" seçeneğini seçerseniz, yüklemeden önce yeni Ubuntu'yu deneyebilir, sürücü sorunlarını kontrol edebilir ve yüklemeye karar verirseniz yükseme sırasında bilgisayarı kullanabilirsiniz. Yükleyeceğiniz zaman yandaki resimde görülen simgeye çift tıklayın ve aşağıdaki adımları izleyin.
Kurulum yardımcısı Türkçe dahil pek çok dili destekliyor. Yandaki listeden Türkçeyi seçin. İleri tuşuna bastığınızda…
… karşınıza yukarıdaki pencere gelecek. Ubuntu gibi açık kaynak yazılımlar gönüllüler tarafından günde defalarca güncelleniyor. Kurulum sırasında internet bağlantınız olursa dil güncellemeleri gibi bazı güncellemeleri alabilirsiniz.
Yukardaki pencere önemli. Önerim en alttaki seçeneği seçip disklerinize yapacaklarınızı kendiniz belirlemeniz. Ama bu konularda bilginiz yoksa ve bilgisayarınızda sadece tek bir yedeklenmiş sürücü varsa ikinci seçeneği seçin.
Son seçeneği seçtiğinizde karşınıza böyle bir pencere gelecek. Pencerenin ortasındakia tablodan değişiklik yapacağınız disk bölümünü seçin. Sistem için seçecekseniz bağlanma noktası olarak "/" seçilmeli ve dosya sistemi ext4 olmalı. Üstteki resimde görebilirsiniz. Sistem için bir sürücü seçtikten sonra isterseniz bir takas alanı seçebilirsiniz. Önyükleyici için seçtiğiniz disk, biosta en üstte seçili olan yani bilgisayarın başlayacağı disk olmalı. Bilgisayarı bu disk ile başlatırsanız, Grub önyükleyici ekranı sizi karşılar. Şimdi yükle tuşuna bastığınızda…
… yukardaki pencere geliyor ve arka planda kurulum başlıyor. Pencerenin altındai bardan görebilirsiniz. Böylece son pencere geldiğinde kurulumun bir kısmı bitmiş oluyor.
Disk ve internet hızınıza bağlı olmakla birlikte kurulum 20 dakika kadar sürüyor. İşlem sürerken bilgisayarı kullanabilirsiniz. Kurulum bittikten sonra aşağıdaki pencere açılacak. Hemen kapatmak zorunda değilsiniz. Fakat yeniden başlatana kadar yaptığınız değişiklikler geçerli olmayacak. Önerim bilgisayarı yeniden başlatmadan önce sistemi biraz kurcalayın.
Kurulumdan sonra sizi aşağıdaki gibi bir ekran karşılayacak. Unity masaüstü yöneticisinin görsel anlamdaki deşiklikleri göze çarpıyor. Asıl yenilikler arka planda. Yazıda birkaç yerde değindiğim gibi bu yeni Ubuntu, altyapı olarak yeni bir sayfa açıyor. Yalnız burada bir ayrıntı var. Ekran kartınız AMD(ATI) ise açık kaynak sürücüler 3D destekli olduğundan direkt Unity arayüzü sizi karşılıyor. Ama nVidia ise kendi sağladıkları kapalı kaynak sürücüyü yükleyene kadar Gnome arayüzünü kullanıyorsunuz. Aşağıdaki ekran görüntüsü, nVidia'nın sağladığı kapalı kaynak sürücüyle 3D desteği sağlandıktan sonra alındı.
Eğer Unity arayüzünü sevmediyseniz, ama sistemden silerek bağımlılıklarından dolayı sorun yaşamaktan korkuyorsanız çok basit bir şekilde Gnome arayüzüne dönebilirsiniz. Ekranın üst sağ köşesindeki kapatma tuşuna tıklayın. En altta sistem ayarları seçeneğini seçin. Açılacak penceredeki Sistem altbaşlığında Giriş Ekranı seçeneğini göreceksiniz. Tıkladığınızda aşağıdaki gibi bir pencere çıkacak. En alttaki açılır menüden Ubuntu Klasik seçeneğini seçmeniz yeterli. Bir sonraki açılışta sizi alışıldık Gnome arayüzü karşılayacak.
Ancak Unity'nin de güzel yönleri var. En azından bir süre denemenizi tavsiye ederim. Sol köşeye yerleşen dock, kolay kullanım sağlıyor. Eğer Apple klavyelerdeki option, IBM uyumlu klavyelerdeki windows logo tuşuna basarsanız docktaki uygulamaların kısayol tuşları görünüyor. Bir kere alıştıktan sonra LibreOffice uygulaması olan Writer için hep Windows Logo tuşu+3 kısayolunu kullanırsınız. Ya da uygulamalar için Windows Logo tuşu+A (Application kelimesinin baş harfi)kullanırsınız. Bu durumu yandaki resimde görebilirsiniz. Bir program açtığınızda dockta programın simgesi çıkıyor. Bu simgeyi bir süre tutarsanız yerinden ayrılır ve yerini değiştirebilirsiniz. Hep dock üzerinde kalmasını isterseniz sağ tıklayın ve Başlatıcıda Tut yazısına tıklayın. Uygulamalar ya da Dosyalar ve Dizinler tuşuna bastığınızda…
… yukardaki gibi bir menü çıkıyor. Büyük simgeler ve sadelik, dokunmatik ekranlara göz kırpıyor. Bir diğer kullanım kolaylığı da Windows 7'deki gibi pencereyi ekranın sağına soluna götürünce yarım ekran yapıp köşeye dayaması ve yukarı götürdüğünüzde tam ekran yapması. Pencereyi sola dayadığınızda docku otomatik gizliyerek ekranı daha verimli kullanıyor.
Yükledikten sonra 8 MB kadar bir güncelleme çıktı. Ubuntu'nun çok hızlı gelişen paket depoları nedeniyle gün geçtikçe artacak. Güncellemeleri yaptıktan sonra indirdiğiniz kalıp dosyasını paylaşabilirsiniz. Özellikle Ubuntu'nun çıktığı ilk günler çok rağbet oluyor. Sunucular ve torrent ağı yavaşlıyor. Torrent ağına katılarak indirmeye çalışanlara yardım edebilirsiniz.Tamamen yasal. Editörünüz incelemeyi yazarken bir yandan da yeni Ubuntu'yu paylaşıyordu.
Yükleme sırasında üçüncü parti yazılım kurmanızı sağlayan seçeneğini seçerseniz, kurulumdan sonra Flash videoları, MP3 dosyaları, internet radyoları gibi işlemlerde sorun yaşamazsınız. Microsoft kaynaklı kodek kullanan radyolar eskiden büyük sorunken artık hiçbirşey yapmadan çalışıyor.
Erişemediğiniz sitelere erişmek için DNS adreslerini kurcalamak isteyebilirsiniz. :) DNS değiştirmek için üsttekki araç çubuğunda bulunan yukarı aşağı oklara tıklayın. En altta "Edit Connections" seçeneğini tıklayın. Açılan pencereden bağlantınızın ismini değiştirebilir, IPv4 Settings sekmesinde DNS değişikliği gibi ayarlarınızı yapabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken nokta yöntem olarak Otomatik(DHCP) seçiliyse diğer ayarları yapamazsınız. Aşağıdaki resimdeki gibi değiştirin. 8.8.8.8 adresli DNS sunucusu Google'ın ücretsiz sunucusu. Hız bakımından tatminkar.
Rhythmbox oynatıcısı yerine bu sürümle birlikte Banshee'ye geçildi. Rhythmbox'dan çok daha az bellek tüketiyor, arayüzü daha güzel ve shuffle algoritmaları daha güzel çalışıyor. Sisteme entegre edilmiş. Ses ayar tuşuna bastığınızda yandaki panel çıkıyor. Ana penceresi ise aşağıda. Aslen bir Linux uygulaması olan Banshee, Mac os X ve Windows'a port edildi fakat tüm özellikleri çalışmıyor ve hata barındırmakta. Kullanıp çok severseniz Windows ve Mac os X sürümlerinin aynı başarıyı göstereceğini düşünmeyin.
Sonuç
Ubuntu bu sürümüyle bir dönemece girdi. Eski alışkanlıklar bir kenara bırakıldı ve artık sınırına gelmiş teknolojiler terkedildi. Uzun süredir Ubuntu kullananlar bu yeni haline alışmakta biraz zorluk çekebilir. Sancılı geçecek birkaç günün sonunda artık işlerini daha rahat ve hızlı yaptıklarını farkedecekler.
Yeni Ubuntu çok zahmetsiz. Eğer Windows oyunları oynamıyorsanız ya da sadece başka işletim sistelerinde çalışan özel program kullanma zorunluluğunuz yoksa, kurduktan sonra hemen kullanmaya başlıyorsunuz. Kodek, Plug-In ya da benzeri ayarlara gerek olmadan radyonuzu dinleyebilir, videolarınızı izleyebilir ya da ofis dökümanlarınızla çalışmaya başlayabilirsiniz. Bu lüksü Mac os X'de bile bulamazsınız. Üstelik sistemin tümüne yakını açık kaynak ve tamamen ücretsiz.
Yazı boyunca hiç komut satırından komut girmediğimizi farketmişsinizdir. Ubuntu, işlemleri mümkün olduğunca grafik arabiriminden yapılmasını sağlıyor. Usta eller hemen Terminalde komutları yazarak kullanabilir; hatta komut satırından korkmuyorsanız çoğu kez grafik ekrandan daha kolay olduğunu görebilirsiniz fakat tabletlerin pazar payları artarken ve her yıl yeni kullanıcılar Linux denerken, büyük düğme ve simgelere sahip kolay kullanımlı bir arabirim avantaj. Kısa sürede rahatlığa alışıyorsunuz. Uğraşmak bir zevk olsa da insanlar giderek zamanını, bilgisayarla uğraşmak yerine birşeyler üretmeye harcamak istiyor. Bilgisayarın amaç değil bir araç olduğu unutulmamalı.
Yazı boyunca hiç Pardus ile kıyas yorumum olmadı. Pardus güzel bir dağıtım olmasına rağmen bazı geliştirme sorunları var. Pardus yola çıkarken kendi paket yönetim sistemini oluşturmayı seçti. Ürettikleri teknolojiler başarılı olsa da, komünite desteği görece az olduğundan paketlerin güncellenmesi ve oluşturulması konusunda zayıf. Pardus'u destekliyoruz, ancak eğer özgür bir işletim sisteminden bahsediyorsak, kim yaparsa yapsın evrenseldir. Pardus'un eksiklerini görmezden gelemeyiz. Eleştirmezsek ilerleyemez.
Tekrar Ubuntu'ya dönelim. İşlemci güç yönetimi konusunda sorun yok. 800 ile 2600 MHz arasında çalışabilen işlemcim genellikle düşük olan tarafta kaldı; bu da sessiz ve serin çalışma demek. Bellek kullanımı da bu görsellik için cimri denilebilir. Günlük kullanımda en çok RAM kullanan yazılım Opera tarayıcısı. Opera, ara sıra takılıp kızdıran ama çok sevimli olduğundan küsemediğiniz arkadaşa benziyor. Cep telefonundan tablet bilgisayara mümkün olan her platformda başarılı ve senkronize çalışıyor. Kızsam bile başımdan atamıyorum.
Firefox 4 sisteme güzel entegre olmuş. Üst paragraftaki özel durum haricinde kolay kolay başka tarayıcı aratmıyor. Hızlı, kolay kullanımlı, Plug-In'ler yüklenmiş, kişiselleştirmeye sonuna kadar açık. Tam sürüme binbir nazla geçilmesinin mevyesini çkar çıkmaz, Firefox'u Firefox yapan eklentilerinin uyumlu olmasıyla topladık. v2'den v3'e geçerken yaşanan kararsızlık ve tarayıcının "çıplak" kalması, bu sürümde yaşanmadı.
Bitirirken, sorularınıza oldukça hızlı yanıtlar alabileceğiniz topluluk sayfasından bahsedelim. Son zamanlarda biraz sunucu sorunu yaşasamışlardı ama artık Ubuntu Türkiye olarak yeni Ubuntu'ya hazırlar. Ubuntu Türkiye'deki dostlarımızı buralarda bulabilirsiniz. Yeni kullanıcılar forumlarında yollarını bulmak konusunda yardım alabilir.
NATO Siber Güvenlik Başkanı Süleyman Anıl, sanal dünyanın yeni bir çatışma alanı olduğunu ifade ederek, siber uzayda soğuk savaş çıkabileceği açıklamasında bulundu. Kurultay kapsamında düzenlenen 'Güvenlikte Yeni Boyut: Siber Güvenlik' konulu oturumda konuşan Anıl, gelişmiş ülkelerin yanısıra NATO'nun da siber alanla ilgili stratejik kararlar aldığını söylerken, ABD Başkanı Obama'nın açıkladığı Amerika'nın yeni siber güvenlik konseptine işaret ederek bu konsept içerisindeki en önemli maddenin ABD'nin kendisine yönelik siber saldırı halinde bu saldırının geldiği ülkeyi sorumlu tutacağına yönelik ifadesinin altını çizdi ve bu maddenin bünyesindeki ilgili gruplara hakim olamayan ülkeler için büyük sıkıntı yaratacağını kaydetti.

Sözlerinin devamında Rusya ve Çin'in de 12 Ekim'de BM'ye sunduğu öneri paketi dahilinde, internetin milli güvenlik gibi konularda kontrol altına alınması, merkezî olarak yönetilmesi ve siber uzayla ilgili yeni kanunlar çıkarılması gibi bir dizi öneride bulunduğunu belirten Anıl, yaşanan tartışmaların sonlandırılabilmesi için ilgili ülkelerin önümüzdeki hafta Londra'da düzenlenecek toplantıya çağrıldığını bildirdi.
'Siber alan, yeni bir çatışma alanıdır, siber uzayda soğuk savaş çıkabilir' diyen Anıl, NATO'nun kendisine üye ülkeleri siber koruma şemsiyesi altına aldığını ve bu doğrultuda gerekli tehdit tanımlarının yapılıp, güvenlik stratejileri oluşturulduğunu ifade etti.
Devamını Oku...
Sözlerinin devamında Rusya ve Çin'in de 12 Ekim'de BM'ye sunduğu öneri paketi dahilinde, internetin milli güvenlik gibi konularda kontrol altına alınması, merkezî olarak yönetilmesi ve siber uzayla ilgili yeni kanunlar çıkarılması gibi bir dizi öneride bulunduğunu belirten Anıl, yaşanan tartışmaların sonlandırılabilmesi için ilgili ülkelerin önümüzdeki hafta Londra'da düzenlenecek toplantıya çağrıldığını bildirdi.
'Siber alan, yeni bir çatışma alanıdır, siber uzayda soğuk savaş çıkabilir' diyen Anıl, NATO'nun kendisine üye ülkeleri siber koruma şemsiyesi altına aldığını ve bu doğrultuda gerekli tehdit tanımlarının yapılıp, güvenlik stratejileri oluşturulduğunu ifade etti.
HP, FPR (Film Patterned Retarder) teknolojisi sayesinde 3B desteğini hafif bir ağırlığa sahip 3B pasif gözlükler aracılığı ile sunan, 23-inç'lik ekran büyüklüğü ile gelen yeni LCD monitörünü satışa sundu.

HP 2311gt ismini taşıyan ekranın teknik özellikleri şöyle:
2B'den 3B'ye gerçek zamanlı dönüşüm yapabilen CyberLink imzalı yazılımla beraber gelen modelin dikkate değer bir diğer özelliğe de aynı dönüşümü (2B>3B) çevrimiçi veya normal bilgisayar oyunları için de geçerli kılan 'TriDef 3D Ignition Game Player' yazılımı hediyesi de vermesi.
Modelle birlikte bu yazılımlara ek olarak iki çift de 3B gözlük hediye edecek olan HP'nin ekrana biçtiği değer 275 avro.
Resmi ürün sayfasına buradan erişebilirsiniz.
Devamını Oku...
HP 2311gt ismini taşıyan ekranın teknik özellikleri şöyle:
- TN panel yapısı
- 23-inç'lik (1920 x 1080) LED arka aydınlatmalı ekran
- 5ms tepki süresi
- 1,000:1 karşıtlık oranı (dinamik değer 3,000,000:1)
- 200-250 cd/m2 parlaklık (3B içerikte 100 cd/m2)
- D-Sub, DVI ve HDMI girişleri
2B'den 3B'ye gerçek zamanlı dönüşüm yapabilen CyberLink imzalı yazılımla beraber gelen modelin dikkate değer bir diğer özelliğe de aynı dönüşümü (2B>3B) çevrimiçi veya normal bilgisayar oyunları için de geçerli kılan 'TriDef 3D Ignition Game Player' yazılımı hediyesi de vermesi.
Modelle birlikte bu yazılımlara ek olarak iki çift de 3B gözlük hediye edecek olan HP'nin ekrana biçtiği değer 275 avro.
Resmi ürün sayfasına buradan erişebilirsiniz.
2007 yılının başında çıkardığı ilk iPhone'dan son gelen iPhone 4S'e değin tüm modellerindeki harita servisinde Google Maps'i temel alan kendi uyarlamasına yer veren Apple, çıtayı bir adım daha yukarı taşımaya karar vermiş olacak ki, üç boyutlu harita yazılımı geliştiren C3 Technologies şirketini satın aldı.

Adım adım ilerleyen Apple'ın muazzam bir harita servisi sağlamak yolunda attığı üçüncü adım bu. Bundan önce ilk olarak 2009 yılında bir diğer harita yazılımı geliştirme firması olan Placebase'i ve geçtiğimiz yaz da yine bir 3B harita firması Poly9'u satın alan Apple attığı bu üçüncü adımla birlikte iOS tabanlı yeni nesil cihazlarında 3B harita servisine geçeceğini kesin biçimde göstermiş oldu.
9to5mac'in aktardığı habere göre, firmanın tepe yöneticisi Mattias Astrom, finans bölümü yöneticisi Kjell Cederstrand ve ürün müdürü Ludvig Emgard'ın da aralarında bulunduğu C3 ekibi artık toplu biçimde iOS departmanında görev almaya başlamış durumdalar.

Kendilerinin geliştirdikleri kamera çekimi bazlı 3D haritalama tekniği sayesinde hemen üstteki fotoğrafta gördüğümüz gibi bölgeleri üç boyutlu biçimde servis eden C3 Technologies, Sony Ericsson'un popüler modellerinden Xperia X10'da yer alan 3D harita yazılımının arkasındaki isim olmasının yanısıra aralarında Volvo'nun da bulunduğu önemli otomobil üreticileri ile çalışıyor ve dahi askeriyeye yönelik harita çözümleri de sunuyordu.
Henüz ortada Apple'ın yeni harita projesine dair somut birşeyler yok ancak muhtemelen bir sonraki (ya da en kötü ihtimalle ondan sonraki) iPhone, şimdiye kadar olduğu gibi Google Maps (Haritalar) servisi ile değil, Apple'ın kendi harita servisi ile (iOS Maps 3D?) gelecek.
Bildiğimiz gibi Apple'ın satın alma stratejisinin en önemli kıstası 'az ama öz' girişimlerdir. Üstelik yazının başında da belirttiğimiz gibi bu Apple'ın aynı yolda aldığı 3. firma. Yani kesin olan şey Apple'ın kafasında son derece ciddi bir yenilik var ve bu yolda kararlı biçimde hedefe doğru adım adım ilerliyor. Tahminimiz o ki iOS 6 ile birlikte gelecek iPhone bizlere şimdiye kadar yaşamadığımız denli harika bir harita servisi sunacak.
Velhasıl 'Siri'nin ertesinde Apple'ın yeni harikası ne olacak acaba' diyorken, o da ortaya çıktı işte. :)
Aşağıda C3'ün imzasını taşıyan, Norveç'in başkenti Oslo'nun 3D harita videosu yer alıyor. Diğer videolara ise buradan erişebilirsiniz.
Devamını Oku...
Adım adım ilerleyen Apple'ın muazzam bir harita servisi sağlamak yolunda attığı üçüncü adım bu. Bundan önce ilk olarak 2009 yılında bir diğer harita yazılımı geliştirme firması olan Placebase'i ve geçtiğimiz yaz da yine bir 3B harita firması Poly9'u satın alan Apple attığı bu üçüncü adımla birlikte iOS tabanlı yeni nesil cihazlarında 3B harita servisine geçeceğini kesin biçimde göstermiş oldu.
9to5mac'in aktardığı habere göre, firmanın tepe yöneticisi Mattias Astrom, finans bölümü yöneticisi Kjell Cederstrand ve ürün müdürü Ludvig Emgard'ın da aralarında bulunduğu C3 ekibi artık toplu biçimde iOS departmanında görev almaya başlamış durumdalar.
Kendilerinin geliştirdikleri kamera çekimi bazlı 3D haritalama tekniği sayesinde hemen üstteki fotoğrafta gördüğümüz gibi bölgeleri üç boyutlu biçimde servis eden C3 Technologies, Sony Ericsson'un popüler modellerinden Xperia X10'da yer alan 3D harita yazılımının arkasındaki isim olmasının yanısıra aralarında Volvo'nun da bulunduğu önemli otomobil üreticileri ile çalışıyor ve dahi askeriyeye yönelik harita çözümleri de sunuyordu.
Henüz ortada Apple'ın yeni harita projesine dair somut birşeyler yok ancak muhtemelen bir sonraki (ya da en kötü ihtimalle ondan sonraki) iPhone, şimdiye kadar olduğu gibi Google Maps (Haritalar) servisi ile değil, Apple'ın kendi harita servisi ile (iOS Maps 3D?) gelecek.
Bildiğimiz gibi Apple'ın satın alma stratejisinin en önemli kıstası 'az ama öz' girişimlerdir. Üstelik yazının başında da belirttiğimiz gibi bu Apple'ın aynı yolda aldığı 3. firma. Yani kesin olan şey Apple'ın kafasında son derece ciddi bir yenilik var ve bu yolda kararlı biçimde hedefe doğru adım adım ilerliyor. Tahminimiz o ki iOS 6 ile birlikte gelecek iPhone bizlere şimdiye kadar yaşamadığımız denli harika bir harita servisi sunacak.
Velhasıl 'Siri'nin ertesinde Apple'ın yeni harikası ne olacak acaba' diyorken, o da ortaya çıktı işte. :)
Aşağıda C3'ün imzasını taşıyan, Norveç'in başkenti Oslo'nun 3D harita videosu yer alıyor. Diğer videolara ise buradan erişebilirsiniz.
Akıllı cep telefonu üreticilerinin içerisinde son yılların en hızlı büyüyen ismi hiç kuşku yok ki HTC. 'Android patent ihlali' sebeplerinden ötürü başına gelebilecek olası bir tehlikeye karşılık Microsoft ile yaptığı anlaşma ile kendini sağlama alan HTC'nin, rakibi Samsung'un aksine Apple ile de 1-2 tane 'çerez' dava haricinde ciddi bir sürtüşmesi olmaması kendisinin en azından yakın gelecekte de ciddi bir çelme yeme ihtimalini neredeyse sıfıra indiriyor.

Android ve Windows Phone olmak üzere iki farklı kanattan birden ilerleyen Tayvan menşeli firma, K. Amerika'daki en büyük Android tedarikçisi olmasının yanısıra, küresel bazda da her geçen çeyrek gelirlerini ciddi anlamda arttırıyor.
HTC'nin bugün yayımladığı üçüncü çeyrek finans raporu da iyiye gidişatın tam gaz sürdürdüğünün göstergesi. Sattığı akıllı telefon ve tablet adeti yıl bazlı %93, çeyrek bazlı ise %9 oranında artış göstererek 13.2 milyona yükselen firma; toplam gelirini yıl bazlı %79'luk bir artışla yuvarlak 4.5 milyar dolar çıkartırken, net kârını ise yıl bazlı %68 ve çeyrek bazlı %7'lik bir artışla 625 milyon dolara yükseltmeyi başardı. Keza HTC'nin ortalama satış fiyatı da geçtiğimiz yılda bu yana %0.6'lık bir artışla 344 dolara yükselmiş durumda.
Kısaca her ay en az 3-5 tane yeni amiral gemisini okyanusa süren HTC cephesinde kötüye giden tek bir şey bile yok. Dilimizi ısıralım da nazar değmesin. :)
Devamını Oku...
Android ve Windows Phone olmak üzere iki farklı kanattan birden ilerleyen Tayvan menşeli firma, K. Amerika'daki en büyük Android tedarikçisi olmasının yanısıra, küresel bazda da her geçen çeyrek gelirlerini ciddi anlamda arttırıyor.
HTC'nin bugün yayımladığı üçüncü çeyrek finans raporu da iyiye gidişatın tam gaz sürdürdüğünün göstergesi. Sattığı akıllı telefon ve tablet adeti yıl bazlı %93, çeyrek bazlı ise %9 oranında artış göstererek 13.2 milyona yükselen firma; toplam gelirini yıl bazlı %79'luk bir artışla yuvarlak 4.5 milyar dolar çıkartırken, net kârını ise yıl bazlı %68 ve çeyrek bazlı %7'lik bir artışla 625 milyon dolara yükseltmeyi başardı. Keza HTC'nin ortalama satış fiyatı da geçtiğimiz yılda bu yana %0.6'lık bir artışla 344 dolara yükselmiş durumda.
Kısaca her ay en az 3-5 tane yeni amiral gemisini okyanusa süren HTC cephesinde kötüye giden tek bir şey bile yok. Dilimizi ısıralım da nazar değmesin. :)
E-posta gönderirken, arkadaşlarınızla sohbet ederken, online bankacılık işlemleri ya da online alışveriş yaparken güvenliğinizi sağlayan birçok teknoloji ve özellik, ünlü güvenlik firması Kaspersky’nin en yeni internet güvenliği yazılımı Kaspersky Internet Security 2011’de buluşuyor.
Kaspersky Internet Security 2011’in sunduğu güvenlik teknolojilerine bir göz atalım:
- Antivirüs koruması: Kaspersky Internet Security 2011, klasik bir antivirüs yazılımının sunduğu, şüpheli dosyaları otomatik tarama ve engelleme özelliklerine sahip olmakla beraber, yalnızca dosyalarınızı değil, gezdiğiniz web sayfalarını ve e-postalarınızı da tarar.
- Uygulama Kontrolü: Kaspersky Internet Security 2011 şüpheli gördüğü programları ve web sitelerini sanal bir “yalıtılmış ortam”da çalıştırır. Böylece, program ya da web sitesi herhangi bir virüs veya zararlı yazılım içerse bile bilgisayarınıza bulaşamaz ve diğer dosyalarınıza erişemez.
- Güvenli Sörf: Kaspersky Internet Security 2011’in Güvenli Sörf özelliği, Kaspersky uzmanları ve dünya çapındaki birçok profesyonel kullanıcı tarafından tespit edilen zararlı web sitelerini içeren bir veritabanına sahiptir; üstelik bu veritabanı sürekli güncellenir. Tehlike taşıyan bir web sitesiyle karşılaştığınız anda Güvenli Sörf özelliği o sayfayı otomatik olarak engeller. Güvenli Sörf sayesinde, “sekme kandırmacası” ve “link yönlendirme” gibi yeni ortaya çıkan tehditlerden de korunursunuz.
- Dijital kimlik koruması: Online alışveriş ve online bankacılık gibi finansal işlemlere büyük özen gösterilmesi gerekiyor. Kaspersky Internet Security 2011’in anti-phishing koruması sizi dolandırıcılar tarafından tasarlanan sahte web sitelerinden korur. Sanal Klavye özelliği ise, kredi kartı bilgilerinizi gireceğiniz sitede sanal klavye bulunmasa bile bilgilerinizi güvenle girmenizi ve hiçbir casus yazılım tarafından kaydedilememesini sağlar.
- İçerik engelleme: Kaspersky Internet Security 2011, istenmeyen (spam) e-postaları, bir anda açılıp sizi rahatsız eden reklam pencerelerini, görmek istemediğiniz web reklamlarını ve içeriklerini gözünüzün önünden kaldırır.
- Ebeveyn Denetimi: Çocuklarınız varsa, onların kullandığı program ve gezdiği web sitelerini denetim altında tutabilirsiniz. Ayrıca çocuklarınızın bilgisayar başında yaptıklarıyla ilgili detaylı raporlar alabilirsiniz.
- Kurtarma CD’si: Sisteminiz açılmıyorsa Kaspersky Internet Security 2011 CD’niz kurtarma CD’si olarak da kullanılabilir. Boot edilebilir kurtarma CD’si, açılmayan sisteminizi virüslerden arındırmak ve geri yükleme yapmak için kullanabilir.
Modern internet tehlikelerinin tümüne karşı sizi koruyacak kadar gelişmiş bir güvenlik yazılımı arıyorsanız KasperskyInternet Security 2011’i deneyin.
Deneme sürümünü www.kaspersky.com.tr adresinden indirebilir, tam sürümünü de internet üzerinden ya da popülerteknoloji marketlerinden satın alabilirsiniz.
Güvenlik duvarınızı nasıl etkinleştireceğinizi, internete çıkmadan önce bir antivirüs yazılımı yüklemeniz gerektiğini ve otomatik Windows güncelleştirmelerini açmanız gerektiğini büyükihtimalle zaten biliyorsunuzdur. Peki bilgisayarınızı ve ağınızı daha güvenli kılmak için başka ne yapabilirsiniz? Daha güvenli bir PC’ye kavuşmanız için uygulayabileceğiniz 20 öneriyi derledik.
1. Parola ekleyin
Bilgisayarınız birden fazla kişi tarafından kullanılıyorsa ya da evinizin veya ofisinizin dışında kullandığınız bir dizüstüye sahipseniz, uygulayabileceğiniz en basit ve etkili korumabilgisayarınıza parola koymaktır. Bilgisayarınızı parolasız bırakmanız yatarken evinizin kapısını açık bırakmaya benzer, zira hırsız rahatlıkla Windows’u başlatıp tüm verilerinize erişebilir. Windows’a parola koymak için Denetim Masası’na girin ve Kullanıcı Hesapları’nı açın. Ardından yönetici hesabınızı seçin ve “Parola oluştur” bağlantısına tıklayın. Parolanızı girdikten sonra bir de parola ipucu yazın, ama kesinlikle parolanızı ipucunun içine yazmayın çünkü bu ipucu herkes tarafından görülebilir.
2. Varsayılanları kullanmayın
Neredeyse tüm kablosuz router ve modemler, aygıtın ayarlarını değiştirebilmeniz için bir yönetici parolası isterler. Ancak bu aygıtların varsayılan parolaları çok zayıftır çünkü varsayılan parolalar ürünlerin kullanım kılavuzlarında ve internette rahatlıkla bulunabilir. Bu nedenle modeminizi kurar kurmaz varsayılan parolasını değiştirmenizi öneriyoruz. Ancak bu parolayı her gün kullanmanız gerekmeyeceği için kolay unutmayacağınız bir parola seçin.
3. Konuk hesabını kapatın
Bazı kişiler, bilgisayarlarını geçici olarak kullanması gereken kişiler için Windows’un “Guest” (konuk) hesabını açmayı tercih ederler. Ancak bu hesabı etkinleştirdiğinizde varsayılan olarak parola atanmaz. Bu nedenle, Guest hesabını açmayı düşünüyorsanız mutlaka bir parola da oluşturun, zira Guest hesabıyla bilgisayarınıza erişen biri bazı verilerinize de ulaşabilir. Guest hesabını kullanmıyorsanız Denetim Masası’ndan tamamen devre dışı bırakın.
4. Açık portları kapatın
Güvenlik duvarınızda (firewall) açık olarak bırakılan portlar, antivirüs yazılımınızın tespit edemeyeceği bazı saldırılara maruz kalmanıza sebep olabilir. Windows Vista’da açık portları kapatmak için Denetim Masası’ndan WindowsGüvenlik Duvarı’na girin. “Ayarları değiştir” bağlantısına tıkladıktan sonra Özel Durumlar sekmesine geçin ve artık kullanmadığınız servislerin işaretini kaldırın. Bir servisi artık hiç kullanmayacağınızdan eminseniz Sil düğmesine tıklayarak tamamen kaldırabilirsiniz. Windows 7’ninse daha gelişmiş bir güvenlik duvarı bulunuyor. Artık kullanmadığınız servisleri Gelen Kuralları’ndan kapatabilirsiniz.
Windows 7’nin güvenlik duvarı ekstra bir yazılıma gerek bırakmayacak kadar yeterli.
5. Parola zorunlu olsun
Bilgisayarınızı birden fazla kişi kullanıyorsa Windows’taki kullanıcıların parola oluşturmasını kolayca zorunlu hale getirebilirsiniz. Başlat menüsünden Bilgisayar’a sağ tıklayın veYönet’e tıklayın. Açılan ekranda “Yerel Kullanıcılar ve Gruplar”ı açıp Kullanıcılar’ı seçin. Değiştirmek istediğiniz hesaba sağ tıklayıp Özellikler’e girin. “Parola her zaman geçerli olsun” seçeneğinin işaretini kaldırıp “Kullanıcı bir sonraki oturumda parola değiştirmeli”yi işaretleyin. Artık kullanıcının Windows’a bir sonraki girişinde parolasını değiştirmesi gerekecektir.
Devamını Oku...
1. Parola ekleyin
2. Varsayılanları kullanmayın
Neredeyse tüm kablosuz router ve modemler, aygıtın ayarlarını değiştirebilmeniz için bir yönetici parolası isterler. Ancak bu aygıtların varsayılan parolaları çok zayıftır çünkü varsayılan parolalar ürünlerin kullanım kılavuzlarında ve internette rahatlıkla bulunabilir. Bu nedenle modeminizi kurar kurmaz varsayılan parolasını değiştirmenizi öneriyoruz. Ancak bu parolayı her gün kullanmanız gerekmeyeceği için kolay unutmayacağınız bir parola seçin.
3. Konuk hesabını kapatın
Bazı kişiler, bilgisayarlarını geçici olarak kullanması gereken kişiler için Windows’un “Guest” (konuk) hesabını açmayı tercih ederler. Ancak bu hesabı etkinleştirdiğinizde varsayılan olarak parola atanmaz. Bu nedenle, Guest hesabını açmayı düşünüyorsanız mutlaka bir parola da oluşturun, zira Guest hesabıyla bilgisayarınıza erişen biri bazı verilerinize de ulaşabilir. Guest hesabını kullanmıyorsanız Denetim Masası’ndan tamamen devre dışı bırakın.
4. Açık portları kapatın
Windows 7’nin güvenlik duvarı ekstra bir yazılıma gerek bırakmayacak kadar yeterli.
5. Parola zorunlu olsun
DROPBOX | Puan: 5/5
www.getdropbox.com
Dropbox’ı kurduktan ve ayarladıktan sonra, herbiri en fazla 250 MB olmak kaydıyla toplam 2GB veriyi istediğiniz kadar bilgisayar arasında kolayca paylaşıma açabilirsiniz.
Sistem şu şekilde çalışıyor: Ücretsiz bir hesap alıyorsunuz, yazılımı indiriyorsunuz (Windows, Mac ve Linux sürümleri mevcut) ve kullanıcı girişi yapıyorsunuz. Dropbox görev çubuğunda ilave bir seçenek olarak beliriyor ve tıpkı diğer klasörler gibi iş görüyor. Yani istediğiniz dosyayı sürükleyip Dropbox klasörüne bırakıyorsunuz ve yazılım otomatik olarak hesabınıza bağlı olan diğer bilgisayarların da dosyalara erişmesini sağlıyor.
Yazılımın en sevdiğimiz özelliklerinden birisi, herkese açık genel klasörler yaratabileceğiniz gibi, örneğin yalnızca ailenizin ulaşabileceği özel klasörler de yaratabiliyor olmanız. Dosyalarınızın yüklenip yüklenmediğini gösteren güzel tasarımlı simgelerden oluşan arayüz oldukça kullanışlı. Dropbox aynı zamanda tüm dosyalarınızı arşivlediği için üzerinde değişiklik yaptığınız dosyaların eski – ve hatta silinmiş – sürümlerine ulaşabilmeniz de mümkün.
Dropbox ile ilgili handikap olarak sayabileceğimiz tek şey, tamamen tarayıcı tabanlı bir arayüz yerine bilgisayara kurulması gereken bir yazılımla çalışıyor olması. Diğer yandan, hizmetin ücretsiz sürümü için (Pro sürümden yararlanabilmek için ayda 10 USD ödemek gerekiyor) biraz daha geniş depolama sunulabilse iyi olurdu diye düşünüyoruz.
Kullanım kolaylığı: 4/5 | Özellikler: 5/5 | Esneklik: 5/5 | Performans: 5/5
Özet: Büyük dosyaları kolayca ve hızlı biçimde paylaşmanızı sağlayan Dropbox, farklıbilgisayarlar arasında dosya eşitlemek isteyenler için en iyi seçeneklerden biri.
Öncelikle USB 3.0 teknolojisinin üzerinde durmakta fayda var. Yeni nesil arabirim sayesinde USB 2.0’a oranla teoride on kat daha hızlı aktarım sunan USB 3.0, pratikte desteklenen bant genişliğini henüz dolduramıyor. Yani USB 3.0 da oldukça uzun süreli bir teknoloji olacak. Rakamlarla konuşmak gerekirse; USB 2.0’ın 480 Mbit/sn olan ve bir saniye içerisinde teoride 60MB veri aktarımına imkân tanıyan hızının, USB 3.0’la beraber 5 Gbit/sn seviyesine yani, bir saniye içerisindeki veri aktarım hızının yaklaşık 600 MB/sn’ye yükseldiğini söyleyebiliriz. Rakamları teoriye dayanarak açıkladığımızı da belirtelim. USB 3.0’ın avantajları sadece veri aktarım hızı değil; aynı zamanda USB’den şarj olan cihazların da USB 2.0’a oranla çok daha kısa sürede şarjının dolmasını sağlıyor. USB 2.0 arabiriminden 5V ve 0.5A verilirken, USB 3.0′da voltaj değişmiyor ama amper değeri 0.9A’e yükseliyor. Fiziksel olarak USB 2.0’dan hiçbir farkı bulunmayan USB 3.0 arabiriminin sadece soket kısmında genellikle üreticiler mavi bir renktercih ediyor. USB 3.0’ın en büyük özelliklerinden biri de geri uyumun olması. Yani USB 3.0 teknolojili bir disk aldıysanız bunu USB 2.0’lı bir bilgisayarda da kullanabilirsiniz. (Tabii hız kaybını göze almak şartıyla.)
USB 3.0 teknolojili ürünlerin başında harici diskler geliyor. Şu anda her ne kadar ülkemizde satılan çok fazla seçenek bulunmasa da, ilerleyen zamanlarda bu teknolojinin yaygınlaşmasıyla beraber üreticiler bu pazarda daha aktif davranacaklardır. Harici disklerde2.5 inçve 3.5 inçlik ürünler arasından seçimyapmanız gerekiyor. Taşınabilirliği ön planda tutuyorsanız, 2.5 inçlik modeller arasından seçim yapmanızda yarar var. Listemizdeki USB 3.0 disklerin kapasiteleri 500 GB’den başlayıp 2 TB’ye kadar uzanıyor. Depolama alanı açısından geniş bir yelpazenin sunulduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hazır disk demişken kutulardan da bahsedelim. Piyasada bulunan birçok USB 3.0 kutu arasından seçim yaptıktan sonra,2.5 inçya da 3.5 inçlik SATA arabirimli herhangi bir sabit disk satın alarak USB 3.0 diskinizi kendiniz oluşturabilirsiniz. Listemizde üç tane USB 3.0 bellek var ve bunları depolama kapasiteleri 32 GB ile 64 GB arasında değişiyor.
USB 3.0 teknolojisinden yararlanmak içinanakartınızda USB 3.0 çıkışı olması gerekiyor. Henüz sınırlı sayıda üreticinin sunduğu budestek sorunu ek kartlar sayesinde çözülebiliyor. Masaüstü bilgisayarda USB 3.0 teknolojisinden yararlanmak istiyorsanız PCI Express yuvasıyla sistemle haberleşen ek kartlardan satın almanız gerekiyor. Eğer taşınabilir bilgisayarınızda da yüksek hızda veri transferi istiyorsanız sunulan PCMCIA kartlara göz gezdirmeniz lazım.