Manşet
Internet her ne kadar mucizevi bir yer olsa da, Internetin sizi ve bilgisayarınızı tehdit eden pek çok risk faktörü barındırdığını da unutmamak gerek. Sahip olduğunuz tarayıcınız Internetten gelebilecek saldırılara karşı ilk savunma hattınızdır, anti-virüs ve diğer güvenlik programlarıyla beraber sizi Internetteyken güvende tutmak açısından çok önemli bir rol oynar. Örneğin; günümüzde dünyada en yaygın olarak kullanılmakta olan Internet Explorer‘da, SmartScreen filtresi kullanıcıları sosyal mühendislik aracılığıyla tasarlanmış zararlı yazılımların saldırılarından, bilgisayarınıza zarar verme şansı tanımadan korur.

Bağımsız bir Internet güvenliği araştırma ve test kuruluşu, NSS Labs, geçtiğimiz günlerde SmartScreen’in hala sosyal tasarımlı zararlı yazılımlar karşısında lider koruma sağladığını gösteren iki rapor yayımladı. NSS küresel raporuna göre Internet Explorer 9, tehditlerin %96′sını SmartScreen URL filtresi, ek %3.2′sini de Uygulama İtibarı sistemi ile yakalayarak kötü niyetli yazılımları engellemede %99′un üzerinde bir başarı oranı gösterdi. Aşağıdaki grafik, çeşitli tarayıcıların test sonuçlarını karşılaştırmakta ve Internet Explorer’in rakibi tarayıcılardan en az 5 kat daha fazla zararlı yazılım engellediğini göstermekte.

Asya Pasifik bölgesinde ve Avrupa‘da yaşayan insanlara yönelik sosyal tasarımlı zararlı yazılımları inceleyen diğer raporlarda da, aşağıda da görebileceğiniz üzere tüm bölgelerde sonuçlar aynı: Internet Explorer 9 kullanıcılarını tehditlerden korumak konusunda liderliğini sürdürüyor.

Zararlı yazılımları engellemekteki hızından da anlaşılabileceği üzere; SmartScreen’in sunduğu koruma ve kaliteyi geliştirmeye devam ediyoruz. Ekim 2011 NSS raporundan bu yana, SmartScreen filtresinin bir tehditi engellemesi %28 daha hızlı hale geldi, ki Uygulama İtibarı’nı da ortalamaya dâhil ettiğimizde engelleme hızındaki bu artışın %85′e çıktığını görüyoruz. Sadece teknolojinin etkinliği değil, sosyal tasarımlı zararlı yazılımları tespit etme hızı da geliştirilmiş durumda. Müşterilerimiz açısından ise bu, çok daha az virüs ve başağrısı anlamına geliyor.
Internet Explorer güvenliğiniz ve özel yaşamınız düşünülerek tasarlandı ve SmartScreen ve Uygulama İtibarı gibi yaratıcı özellikler sizi, sosyal tasarımlı zararlı yazılımlar gibi, Internette bulunan ve sık rastlanan tehditlerden korumak için özel olarak geliştirildi. AVG Technologies firmasından Bruce Hughes‘a göre, “Kullanıcılar sosyal tasarımlı zararlı yazılımlar ile, yetkisiz erişim kazanma amaçlı sitelere oranla 4 kat daha sık karşılaşıyor.“ Bu tehdit daha da yayıldıkça, tüketicilerin daha iyi korunma ihtiyacı ortaya çıkıyor ve özellikle bu tehditle mücadele için tasarlanan Internet Explorer 9 SmartScreen filtresi gibi araçların önemi gün geçtikçe artıyor.
Internette güvenli bir şekilde gezinme konusunda, esas farkı kullandığınız tarayıcı yaratır. Eğer hala edinmediyseniz, Internet Explorer 9′u indirin ve daha güvenli Internet deneyimini hemen şimdi yaşamaya başlayın!
Devamını Oku...
Bağımsız bir Internet güvenliği araştırma ve test kuruluşu, NSS Labs, geçtiğimiz günlerde SmartScreen’in hala sosyal tasarımlı zararlı yazılımlar karşısında lider koruma sağladığını gösteren iki rapor yayımladı. NSS küresel raporuna göre Internet Explorer 9, tehditlerin %96′sını SmartScreen URL filtresi, ek %3.2′sini de Uygulama İtibarı sistemi ile yakalayarak kötü niyetli yazılımları engellemede %99′un üzerinde bir başarı oranı gösterdi. Aşağıdaki grafik, çeşitli tarayıcıların test sonuçlarını karşılaştırmakta ve Internet Explorer’in rakibi tarayıcılardan en az 5 kat daha fazla zararlı yazılım engellediğini göstermekte.
Asya Pasifik bölgesinde ve Avrupa‘da yaşayan insanlara yönelik sosyal tasarımlı zararlı yazılımları inceleyen diğer raporlarda da, aşağıda da görebileceğiniz üzere tüm bölgelerde sonuçlar aynı: Internet Explorer 9 kullanıcılarını tehditlerden korumak konusunda liderliğini sürdürüyor.
Zararlı yazılımları engellemekteki hızından da anlaşılabileceği üzere; SmartScreen’in sunduğu koruma ve kaliteyi geliştirmeye devam ediyoruz. Ekim 2011 NSS raporundan bu yana, SmartScreen filtresinin bir tehditi engellemesi %28 daha hızlı hale geldi, ki Uygulama İtibarı’nı da ortalamaya dâhil ettiğimizde engelleme hızındaki bu artışın %85′e çıktığını görüyoruz. Sadece teknolojinin etkinliği değil, sosyal tasarımlı zararlı yazılımları tespit etme hızı da geliştirilmiş durumda. Müşterilerimiz açısından ise bu, çok daha az virüs ve başağrısı anlamına geliyor.
Internet Explorer güvenliğiniz ve özel yaşamınız düşünülerek tasarlandı ve SmartScreen ve Uygulama İtibarı gibi yaratıcı özellikler sizi, sosyal tasarımlı zararlı yazılımlar gibi, Internette bulunan ve sık rastlanan tehditlerden korumak için özel olarak geliştirildi. AVG Technologies firmasından Bruce Hughes‘a göre, “Kullanıcılar sosyal tasarımlı zararlı yazılımlar ile, yetkisiz erişim kazanma amaçlı sitelere oranla 4 kat daha sık karşılaşıyor.“ Bu tehdit daha da yayıldıkça, tüketicilerin daha iyi korunma ihtiyacı ortaya çıkıyor ve özellikle bu tehditle mücadele için tasarlanan Internet Explorer 9 SmartScreen filtresi gibi araçların önemi gün geçtikçe artıyor.
Internette güvenli bir şekilde gezinme konusunda, esas farkı kullandığınız tarayıcı yaratır. Eğer hala edinmediyseniz, Internet Explorer 9′u indirin ve daha güvenli Internet deneyimini hemen şimdi yaşamaya başlayın!
Microsoft Student Partners programı her sene olduğu gibi bu sene de heyecan verici bir içerik ile üniversitelerle beraber olmaya devam ediyor. İki senelik MSP’lik deneyimimi sizlerle paylaşmak ve 15 Eylül2011’de başlayacak olan MSP programı başvurularına kadar aklınızdaki cevapsız soruları yanıtlamak için bu yazıyı yazıyorum.
Microsoft Student Partners programı, edindiği bilgileri ve tecrübeleri bulunduğu platformda en iyi şekilde paylaşabilen Microsoft tarafından seçilen üniversitelilerin oluşturduğu samimi bir topluluktur. Bu program, her sene, Microsoft’un akademik alanlarda öğrencilerle beraber yürüttüğü projelerde görev alır. Bunun için kendi üniversitesini temsil etmek üzere bünyesine bir veya birden fazla öğrenci dâhil eder. Sene içinde takım halinde yapılacak projelerde takım ruhunu kavramak ve sorumluluk almak bir yana, Microsoft teknolojileriyle iç içe olarak herkesten önce onlara erişebilmek ve bu heyecanı herkesle paylaşmak Microsoft Studen Partner’ın en büyük tutkusudur.
Microsoft Student Partner olarak bireysel projelerde de görev alabilirsiniz. Bu görevler sırasında projelerinizde veya kendinizi geliştirme adımlarında yetersiz kaldığınızı hissettiğiniz anlarda, arkanızda her zaman destekçi olarak Microsoft çalışanlarının varlığını bilmek, MSP’liğin en büyük getirisidir aslında. Bununla beraber, farklı üniversitelerden yeni insanlar tanıyarak bilgiye daha hızlı ulaşabilir hale gelmek kariyer adımlarınızı daha sağlıklı ve daha rahat atmanızda da büyük rol oynayacaktır.
MSP olmanın belki de en güzel yanı, çalışmalarınızı ve fikirlerinizi sınırlayan hiçbir şeyin olmayışıdır. Burada yapmak istediklerinizin sınırını siz koyuyorsunuz.

Sadece kendi üniversitenizde değil farklı üniversitelerde de eğitimler vermek istiyorsanız
İlgi duyduğunuz bir Microsoft teknolojisini derinlemesine kurcalamak istiyorsanız
Belirlenmiş zaman aralıklarında bir gece boyunca üniversitenizin labarotuvarında MSP’ler ile sabahlayıp karar verdiğiniz bir proje üzerinde takım halinde çalışmak istiyorsanız
Takip ettiğiniz teknoloji hakkında rehberlik teşkil edecek bir kitap yazmak istiyorsanız
MPS programı tam da sizin için demektir. Çünkü bu saydıklarımın tümü, MSP programı dâhilinde mümkün. Yukarıda sıralananların tümünü geçtiğimiz iki yıl içerisinde yaşamış biri olarak, bahsettiklerim sizleri de heyecanlandırıyorsa ve bu projelerde yer almak istiyorsanız MSP olarak bunları başarmanız mümkün.
Teknolojinin yakın takipçisi olarak, hızlı gelişen bu dünyanın havasını solumak ve kendinizi geliştirmekse amacınız, MSP programı başvuruları 15 Eylül’e kadar sürmektedir. Microsoft Student Partner olma ayrıcalığını yaşamak ve bulunduğunuz platformda öncü olmak istiyorsanız size verebileceğim en büyük tavsiye bu dünyaya adım atmanız olacaktır.
Devamını Oku...
Microsoft Student Partners programı, edindiği bilgileri ve tecrübeleri bulunduğu platformda en iyi şekilde paylaşabilen Microsoft tarafından seçilen üniversitelilerin oluşturduğu samimi bir topluluktur. Bu program, her sene, Microsoft’un akademik alanlarda öğrencilerle beraber yürüttüğü projelerde görev alır. Bunun için kendi üniversitesini temsil etmek üzere bünyesine bir veya birden fazla öğrenci dâhil eder. Sene içinde takım halinde yapılacak projelerde takım ruhunu kavramak ve sorumluluk almak bir yana, Microsoft teknolojileriyle iç içe olarak herkesten önce onlara erişebilmek ve bu heyecanı herkesle paylaşmak Microsoft Studen Partner’ın en büyük tutkusudur.
Microsoft Student Partner olarak bireysel projelerde de görev alabilirsiniz. Bu görevler sırasında projelerinizde veya kendinizi geliştirme adımlarında yetersiz kaldığınızı hissettiğiniz anlarda, arkanızda her zaman destekçi olarak Microsoft çalışanlarının varlığını bilmek, MSP’liğin en büyük getirisidir aslında. Bununla beraber, farklı üniversitelerden yeni insanlar tanıyarak bilgiye daha hızlı ulaşabilir hale gelmek kariyer adımlarınızı daha sağlıklı ve daha rahat atmanızda da büyük rol oynayacaktır.
MSP olmanın belki de en güzel yanı, çalışmalarınızı ve fikirlerinizi sınırlayan hiçbir şeyin olmayışıdır. Burada yapmak istediklerinizin sınırını siz koyuyorsunuz.
Sadece kendi üniversitenizde değil farklı üniversitelerde de eğitimler vermek istiyorsanız
İlgi duyduğunuz bir Microsoft teknolojisini derinlemesine kurcalamak istiyorsanız
Belirlenmiş zaman aralıklarında bir gece boyunca üniversitenizin labarotuvarında MSP’ler ile sabahlayıp karar verdiğiniz bir proje üzerinde takım halinde çalışmak istiyorsanız
Takip ettiğiniz teknoloji hakkında rehberlik teşkil edecek bir kitap yazmak istiyorsanız
MPS programı tam da sizin için demektir. Çünkü bu saydıklarımın tümü, MSP programı dâhilinde mümkün. Yukarıda sıralananların tümünü geçtiğimiz iki yıl içerisinde yaşamış biri olarak, bahsettiklerim sizleri de heyecanlandırıyorsa ve bu projelerde yer almak istiyorsanız MSP olarak bunları başarmanız mümkün.
Teknolojinin yakın takipçisi olarak, hızlı gelişen bu dünyanın havasını solumak ve kendinizi geliştirmekse amacınız, MSP programı başvuruları 15 Eylül’e kadar sürmektedir. Microsoft Student Partner olma ayrıcalığını yaşamak ve bulunduğunuz platformda öncü olmak istiyorsanız size verebileceğim en büyük tavsiye bu dünyaya adım atmanız olacaktır.
Exchange Server 2010 ile birlikte tanıtılan “CAS Array” teknolojisi sayesinde, kullanıcılar en uygun durumdaki CAS’a erişim sağlayarak; Outlook, OWA ve mobil cihazlar üzerinden maksimum erişilebilirlik ve performans elde etmiş olurlar. CAS Array’in sunmuş olduğu esneklik sayesinde, bir CAS sunucusunda meydana gelecek kesintide, Outlook ya da mobil cihazlar üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadan erişilebilir durumdaki bir diğer CAS sunucusuna istekler yönlenmiş olur ve istemciler yeni CAS sunucusu üzerinden bağlantı kurmaya devam ederler.

CAS Array, içerisinde çok sayıda CAS sunucularının bulunduğu bir havuzdur. CAS Array içerisinde bulunan bu CAS sunucuları, ortak IP ve FQDN’i kabul edebilecek durumdadır. Bu sayede eski nesil Exchange yapılarında (Exchange 2007 ve öncesi) bulunan “Outlook’u kapat/aç” probleminin de önüne geçilmiş olur. İstemciler, çok kısa bir yönlendirme süresi kadar kesinti yaşamış olurlar ve Outlook’ları açık durumda iken yeniden bağlantı sağlayarak çalışmaya devam edebilirler. CAS Array, doğrudan Exchange DAG ile iletişim halinde olduğu için, her CAS sunucusu istemcilerin doğru Mailbox sunucusuna yönlenebilmesini sağlamış olur.
Devamını Oku...
CAS Array, içerisinde çok sayıda CAS sunucularının bulunduğu bir havuzdur. CAS Array içerisinde bulunan bu CAS sunucuları, ortak IP ve FQDN’i kabul edebilecek durumdadır. Bu sayede eski nesil Exchange yapılarında (Exchange 2007 ve öncesi) bulunan “Outlook’u kapat/aç” probleminin de önüne geçilmiş olur. İstemciler, çok kısa bir yönlendirme süresi kadar kesinti yaşamış olurlar ve Outlook’ları açık durumda iken yeniden bağlantı sağlayarak çalışmaya devam edebilirler. CAS Array, doğrudan Exchange DAG ile iletişim halinde olduğu için, her CAS sunucusu istemcilerin doğru Mailbox sunucusuna yönlenebilmesini sağlamış olur.
Microsoft’un yeni nesil mesajlaşma platformu Exchange Server 2010‘u kurumlar kendi veri merkezlerinde kurup kullanabilecekleri gibi, Microsoft’un yetkin iş ortaklarından, bu iş ortaklarının veri merkezlerinde barındırılan sunucular üzerinden sunulan bir hizmet olarak da alabiliyorlar. Hosting çözümleri konusunda uzman iş ortaklarımızdan DorukNet, Bulut platformu DorukCloud üzerinden bu hizmeti farklı ihtiyaçlara yanıt veren farklı paketlerle sunmaya başladı.
DorukCloud, Microsoft Exchange Server 2010 SP1 ile birlikte güçlü ve yenilikçi bir mesajlaşma dönemini başlatıyor. Microsoft Exchange Server 2010 SP1′in sunmuş olduğu her yerden erişim ve yönetim kolaylığı sayesinde, kullanıcılar basitleştirilmiş yönetim arabirimi üzerinden kendi hesaplarını ve organizasyonlarını yönetebiliyor; belirli işleri uzman kullanıcılara delege edebiliyor ve bu sayede çağrı maliyetlerini düşürebiliyorlar. Tüm mesajlaşma avantajlarının yanı sıra, DorukCloud’un sunmuş olduğu yedekli Exchange mimarisi ve gelişmiş yük dengeleme yapısı sayesinde, kullanıcılar sürekli erişilebilirlik elde etmiş oluyor.
Devamını Oku...
DorukCloud, Microsoft Exchange Server 2010 SP1 ile birlikte güçlü ve yenilikçi bir mesajlaşma dönemini başlatıyor. Microsoft Exchange Server 2010 SP1′in sunmuş olduğu her yerden erişim ve yönetim kolaylığı sayesinde, kullanıcılar basitleştirilmiş yönetim arabirimi üzerinden kendi hesaplarını ve organizasyonlarını yönetebiliyor; belirli işleri uzman kullanıcılara delege edebiliyor ve bu sayede çağrı maliyetlerini düşürebiliyorlar. Tüm mesajlaşma avantajlarının yanı sıra, DorukCloud’un sunmuş olduğu yedekli Exchange mimarisi ve gelişmiş yük dengeleme yapısı sayesinde, kullanıcılar sürekli erişilebilirlik elde etmiş oluyor.
Merhabalar büyük merakla beklenen windows 8 in gelişini beklerken bir çok teknoloji inceleme blog sitelerinde tabi ki windows 8 ile ilgili bir çok görüş bilgi mevcut doğru yanlış bilemiyoruz ama çok şey yazılıp çiziliyor bizde yeni bir şeyler çizmek istemiyoruz sadece kesinleşmiş ilk bilgiler arasında Windows 8 için ön görülen sistem gereksinimleri Windows 7 ile aynı donanım özelliklerine sahip olacağıdır tabi ki bu çok güzel sevindirici bir haber bizce şimdi Microsoft çalışanlarının yaptığı çalışmaların ilk görüntüsünü sizlere gösterelim aşağıdaki videodan inceleyebilirsiniz. Ancak bize sanki ilk menüsü biraz başarısız gibi geldi kullanmadan konuşmak iyi olmayacaktır haydi bakalım windows 8 in ilk görüntülerini izleyiniz.
Buyurun Video;
Devamını Oku...
Buyurun Video;
Windows 7 Service Pack 1 (SP1) önceden yayımlanan Windows 7 güvenlik, performans ve kararlılık güncelleștirmelerini içeren önemli bir güncelleștirmedir. SP1'de, HDMI ses aygıtlarına bağlanırken gelișmiș güvenilirlik, XPS Görüntüleyici'yi kullanarak yazdırma ve yeniden bașlattıktan sonra Windows Gezgini'ndeki klasörleri geri yükleme gibiWindows 7'nin özellikleri ve hizmetleri için yeni geliștirmeler de yer alır. SP1'in yüklenmesi, Windows 7'nin güncel tutulmasına yardım eder. SP1'i nasıl edinebileceğiniz hakkında bilgi için bkz buradaki yazımızda anlatmıştık. Windows 7 Service Pack 1'i (SP1) nasıl yükleyeceğinizi öğrenin.
Devamını Oku...
Merhabalar bu yazıda sizlere 7 niz için yayınlanan güvenlik yapaması windows 7 nin ilk Service packinden kurulumundan bahsedeceğiz kurulum ve bilgi için inceleyiniz. Windows 7 Service Pack 1 (SP1) önceden yayımlanan Windows 7 güvenlik, performans ve kararlılık güncelleştirmelerini içeren önemli bir güncelleştirmedir. SP1'in yüklenmesi,Windows 7'nin güncel tutulmasına yardım eder. Windows 7 Service Pack 1'de (SP1) yer alanlar için bakınız daha burada detayları ile ilgili bir yazımız var inceleyiniz.
SP1 edinmenin önerilen (ve en kolay) yolu, Denetim Masası'nda Windows Update'deki otomatik güncelleştirmeyi açmak ve Windows 7'nin SP1'in yüklenmeye hazır olduğunu size bildirmesini beklemektir. Yükleme işlemi yaklaşık 30 dakika sürer ve yüklemenin yarısında bilgisayarınızı yeniden başlatmanız gerekir.
SP1 yükleyebilmeniz için yeterli boş alana sahip olduğunuzdan emin olun (bu alanın çoğu yüklemeden sonra geri kazanılır). Boş disk alanı oluşturmanız gerekiyorsa Windows web sitesinde Disk alanı boşaltma stratejileri sayfasına gidin.
Devamını Oku...
SP1 nasıl edinilir
SP1 edinmenin önerilen (ve en kolay) yolu, Denetim Masası'nda Windows Update'deki otomatik güncelleştirmeyi açmak ve Windows 7'nin SP1'in yüklenmeye hazır olduğunu size bildirmesini beklemektir. Yükleme işlemi yaklaşık 30 dakika sürer ve yüklemenin yarısında bilgisayarınızı yeniden başlatmanız gerekir.
Windows 7 SP1'in zaten yüklenip yüklenmediğini öğrenmek için
- Başlat düğmesini
tıklatın, Bilgisayar'ı sağ tıklatın, sonra Özellikler'i tıklatın.
Windows sürümü altında Service Pack 1 listelenmişse, SP1 bilgisayarınızda yüklüdür.
Disk alanı gereksinimleri
SP1 yükleyebilmeniz için yeterli boş alana sahip olduğunuzdan emin olun (bu alanın çoğu yüklemeden sonra geri kazanılır). Boş disk alanı oluşturmanız gerekiyorsa Windows web sitesinde Disk alanı boşaltma stratejileri sayfasına gidin.
Intel temsilcileri 2'nci nesil Intel® Core™ işlemcileri destekleyen Intel® 6 Serisi chipset'te bir tasarım sorunu bulduğunu açıkladı ve bu sorunu çözmek için yeni bir çip ürettik. Bazı durumlarda, chipset'lerin içindeki Serial-ATA (SATA) portları zaman içinde bozularak, sabit disk sürücüleri ve DVD sürücüleri gibi SATA bağlantılı aygıtların performansını veya işlevlerini olumsuz etkileyebilir.
Intel müşterilerine en yüksek kalitede ürünler sunmaya kararlı olduğu için, etkilenen parçayı proaktif olarak belirledik, ürünün sevkiyatını durdurduk ve destek çipinin, sorunu çözecek yeni bir versiyonunu üretmeye başladık.
Sisteminizin etkilenip etkilenmediğini öğrenmek ve sorularınızın cevabını bulmak için, lütfen duyurunun tamamını okuyun. Duyurunun orijinal biçimi ingilizce olarak burada bulunabilir.

Devamını Oku...
Intel müşterilerine en yüksek kalitede ürünler sunmaya kararlı olduğu için, etkilenen parçayı proaktif olarak belirledik, ürünün sevkiyatını durdurduk ve destek çipinin, sorunu çözecek yeni bir versiyonunu üretmeye başladık.
Sisteminizin etkilenip etkilenmediğini öğrenmek ve sorularınızın cevabını bulmak için, lütfen duyurunun tamamını okuyun. Duyurunun orijinal biçimi ingilizce olarak burada bulunabilir.
2'nci nesil Intel® Core™ işlemcilerle birlikte, yeni bir soket ve tüm bir chipset serisinin lansmanı yapıldı. Ama bunun fiilen anlamı nedir ve bu gelişmeler bilgisayarlar için ne kadar önemli olacak? Temel bilgileri açıklıyoruz.
Bilgisayarların bir işlemciyi kullanabilmesi için, işlemcinin anakarta entegre olması gerekir. Bu her işlemci uygun soketlerden birine takılarak sağlanır. Son dört yılda çok çeşitli soketler kullanıldı ve bu soketlerin boyutları ve pin sayıları birbirlerinden çok farklı oldu. Tüm 2'nci nesil Intel® Core™ işlemciler için, "LGA-1155" (Masaüstü) kullanılır; bu soketin bulunduğu bütün anakartlarda 2'nci nesil Intel® Core™ işlemci modellerinin hepsi kullanılabilir.
Elbette, bir işlemciyi başka bir anakarta takmak yeterli değildir - sistemdeki diğer aygıtlarla iletişim kurabilmesi de gerekir. Anakarttaki tüm diğer bileşenlerle iletişimi sağlayan chipset, tam olarak bunun için kullanılır. Ayrıca, modern bir chipset, sayıları yıllar içinde durmadan artan bir dizi fonksiyon daha sunar. Örneğin, geçmişte USB ve SATA için bu teknolojilerin kendi denetleyicilerini kullanmak gerekiyordu, ama şimdi bu denetleyiciler Intel® Core™ işlemcilerin chipset'lerine tamamen yerleştirilmiş durumdadır.
2'nci nesil Intel® Core™ işlemcilerde, hem mobil hem masaüstü modelleri için bir dizi farklı chipset vardır. Bu chipset'ler hedef gruba bağlı olarak ne sundukları açısından değişiklik gösterirler.

abloda 2'nci nesil Intel® Core™ işlemciler için farklı chipset'ler karşılaştırılmakta ve farklı sürümleri açıklanmaktadır.
Mobil aygıt işlemcileri için 2'nci nesil Intel® Core™ işlemci chipset'leri:
QS67, QM67, HM67, HM65, UM67
Masaüstü bilgisayar işlemcileri için 2'nci nesil Intel® Core™ işlemci chipset'leri:
P67, H67, Q65, Q67, B65
Tabloda bir chipset'in nasıl çalıştığı bir bakışta görülebilir: Örneğin, "Q67" 14 adet USB 2.0 portunu destekler ve bağlı SATA aygıtlarının (örneğin, sabit diskler) saniyede maksimum 6 GB uygulama verisi işlemesini sağlar. Ayrıca, sistemde en fazla sekiz PCIe 2.0 ek kartı ve eski PCI değişkenleri kullanılabilir.
"Q67" ofis bilgisayarları için tasarlandı, "P67" chipset'i ise, profesyonel oyun meraklıları tarafından tercih edilenler gibi yüksek performanslı bilgisayarlar için geliştirildi. Bir veya birden fazla üst uç grafik kartı kullanılabileceği için, işlemci grafikleri için ekran çıkışı yoktur. Bunun yerine, chipset'te bu hedef grubun ihtiyaçlarını karşılamak için ekstra bir performans ayarlama fonksiyonuyla, bunun bir eşdeğeri sunulmaktadır.
Devamını Oku...
Bilgisayarların bir işlemciyi kullanabilmesi için, işlemcinin anakarta entegre olması gerekir. Bu her işlemci uygun soketlerden birine takılarak sağlanır. Son dört yılda çok çeşitli soketler kullanıldı ve bu soketlerin boyutları ve pin sayıları birbirlerinden çok farklı oldu. Tüm 2'nci nesil Intel® Core™ işlemciler için, "LGA-1155" (Masaüstü) kullanılır; bu soketin bulunduğu bütün anakartlarda 2'nci nesil Intel® Core™ işlemci modellerinin hepsi kullanılabilir.
Elbette, bir işlemciyi başka bir anakarta takmak yeterli değildir - sistemdeki diğer aygıtlarla iletişim kurabilmesi de gerekir. Anakarttaki tüm diğer bileşenlerle iletişimi sağlayan chipset, tam olarak bunun için kullanılır. Ayrıca, modern bir chipset, sayıları yıllar içinde durmadan artan bir dizi fonksiyon daha sunar. Örneğin, geçmişte USB ve SATA için bu teknolojilerin kendi denetleyicilerini kullanmak gerekiyordu, ama şimdi bu denetleyiciler Intel® Core™ işlemcilerin chipset'lerine tamamen yerleştirilmiş durumdadır.
2'nci nesil Intel® Core™ işlemcilerde, hem mobil hem masaüstü modelleri için bir dizi farklı chipset vardır. Bu chipset'ler hedef gruba bağlı olarak ne sundukları açısından değişiklik gösterirler.
abloda 2'nci nesil Intel® Core™ işlemciler için farklı chipset'ler karşılaştırılmakta ve farklı sürümleri açıklanmaktadır.
Mobil aygıt işlemcileri için 2'nci nesil Intel® Core™ işlemci chipset'leri:
QS67, QM67, HM67, HM65, UM67
Masaüstü bilgisayar işlemcileri için 2'nci nesil Intel® Core™ işlemci chipset'leri:
P67, H67, Q65, Q67, B65
Tabloda bir chipset'in nasıl çalıştığı bir bakışta görülebilir: Örneğin, "Q67" 14 adet USB 2.0 portunu destekler ve bağlı SATA aygıtlarının (örneğin, sabit diskler) saniyede maksimum 6 GB uygulama verisi işlemesini sağlar. Ayrıca, sistemde en fazla sekiz PCIe 2.0 ek kartı ve eski PCI değişkenleri kullanılabilir.
"Q67" ofis bilgisayarları için tasarlandı, "P67" chipset'i ise, profesyonel oyun meraklıları tarafından tercih edilenler gibi yüksek performanslı bilgisayarlar için geliştirildi. Bir veya birden fazla üst uç grafik kartı kullanılabileceği için, işlemci grafikleri için ekran çıkışı yoktur. Bunun yerine, chipset'te bu hedef grubun ihtiyaçlarını karşılamak için ekstra bir performans ayarlama fonksiyonuyla, bunun bir eşdeğeri sunulmaktadır.
Ağınızdaki paylaşılan bir klasörde depolanan önemli dosyalara erişmek istediğiniz halde dizüstü bilgisayarınız ağ bağlantısı kesik olduğundan erişemediyseniz, çevrimdışı dosyalara neden gerek olduğunu anlayabilirsiniz. Çevrimdışı dosyalarla, bilgisayarınız ağa bağlı olmadığında bile ağ dosyalarınızın kopyalarına erişebilirsiniz.
Çevrimdışı dosyalar ile çalışmak kolaydır. Çevrimdışı olarak kullanılabilmesini istediğiniz ağınızdaki dosyaları (veya klasörleri) seçmeniz yeterlidir. Windows dosyaların bir kopyasını bilgisayarınızda otomatik olarak oluşturur. Bu kopyalara çevrimdışı dosyalar adı verilir. Ağa bağlı olmadığınızda bile bu dosyalarla çalışabilirsiniz; bir sonraki bağlanışınızda Windows çevrimdışı dosyalarınızı ağ klasöründeki orijinal dosyalarla otomatik olarak eşitler.

Çevrimdışı dosyalar, paylaşılan ağ klasörlerinde depolanan dosyalar ile çalışıyorsanız birkaç avantaj sunar. Çevrimdışı dosyalarla çalışarak şunları yapabilirsiniz:
Devamını Oku...
Çevrimdışı dosyalar ile çalışmak kolaydır. Çevrimdışı olarak kullanılabilmesini istediğiniz ağınızdaki dosyaları (veya klasörleri) seçmeniz yeterlidir. Windows dosyaların bir kopyasını bilgisayarınızda otomatik olarak oluşturur. Bu kopyalara çevrimdışı dosyalar adı verilir. Ağa bağlı olmadığınızda bile bu dosyalarla çalışabilirsiniz; bir sonraki bağlanışınızda Windows çevrimdışı dosyalarınızı ağ klasöründeki orijinal dosyalarla otomatik olarak eşitler.

Çevrimdışı dosyalarını kullanma nedenleri
Çevrimdışı dosyalar, paylaşılan ağ klasörlerinde depolanan dosyalar ile çalışıyorsanız birkaç avantaj sunar. Çevrimdışı dosyalarla çalışarak şunları yapabilirsiniz:
- Ağın kesilmesinden etkilenmezsiniz. Çevrimdışı dosyaları kullandığınızda, ağınızda herhangi bir kesinti olmasının veya ağ klasörüne erişememenizin hiçbir önemi olmaz. Bunlardan herhangi biri olursa, Windows ağ klasöründeki dosyalar yerine otomatik olarak dosyaların bilgisayarınızda depolanan çevrimdışı kopyalarını açar, siz de çalışmaya kesintisiz devam edebilirsiniz.
- Ağdan uzakta olduğunuzda dosyalarla çalışma. Ağ bağlantınız kesildiğinde, normalde ağda depolanan dosyaları açamazsınız. Çevrimdışı dosyalar ile ağdan ayrılabilir ve yine de çevrimdışı kullanılabilir yaptığınız ağ dosyalarının kopyalarına sahip olabilirsiniz. Bu, özellikle bir dizüstü bilgisayar ile seyahat ediyorsanız kullanışlıdır.
- Ağ dosyalarıyla kolayca eşitleme. Ne zaman bir ağ klasöründeki dosyaların en son sürümü ile eşitleme yapmak isterseniz, bir düğmeyi tıklatarak yapabilirsiniz.
- Yavaş bağlantılarda verimi arttırma. Bağlantı hızı düşük olan bir ağa bağlandığınızda, paylaşılan bir ağ klasöründeki dosyalar ile çalışmak verimsiz ve yavaş olabilir. Hızı arttırmak için istediğiniz zaman ağ dosyalarınızın çevrimdışı kopyaları ile çalışmaya geçebilirsiniz.
Çevrimdışı dosyalarınızı eşitlenmiş halde tutma
Çevrimdışı olarak kullanılmak üzere bir ağ dosyasını veya klasörünü seçtiğinizde, Windowsbilgisayarınızda o dosya veya klasörün bir kopyasını otomatik olarak oluşturur. Ağ klasörüne yeniden bağlandığınız zaman, Windows dosyaları ağ klasöründekiler ile eşitler. Ayrıca istediğiniz zaman onları elle de eşitleyebilirsiniz.
Çevrimdışı dosyalarınızı sürekli eşitlenmiş halde tutmak için bilmeniz gerekenler bu kadardır. Bununla birlikte, meraklılar için birkaç ayrıntı daha verilebilir:- Çevrimdışı çalışıyorsanız ve bir klasöründen çevrimdışı dosyalarda değişiklik yaparsanız, Windows dosyalarda yaptığınız değişiklikleri ağ klasörüne yeniden bağlandığınızda otomatik olarak eşitler.
- Paylaşılan bir ağ klasöründeki bir dosyayı başka biri değiştirirken siz çevrimdışı çalışıyorsanız, Windows siz o ağ klasörüne yeniden bağlandığınızda bu değişiklikleri çevrimdışı dosya ile eşitler. Dosyayı en son ağ klasörüne bağlandığınızdan bu yana siz de değiştirdiyseniz, bir eşitleme çakışması oluşur ve Windows size hangi sürümü tutacağınızı sorar.Sabit diskinizin boyutuna bağlı olarak çevrimdışı dosyalarınızın kullanacağı yer miktarını yönetmeniz gerekebilir.
Bu makalede, Windows XP'de Şifreleme Dosya Sistemi (EFS) kullanılarak şifrelenmiş bir dosyanın nasıl şifresinin kaldırılacağı açıklanır. Şifreleme, verileri başkaları tarafından okunamayacak bir biçime dönüştürme işlemidir. EFS özelliğini kullanarak, sabit diskinizde depolanan verilerinizi otomatik olarak şifreleyebilirsiniz.
NOT: Dosyalar şifrelenmeden önce bir kurtarma aracısı belirtilmemişse, şifrelenmiş veriler yalnızca dosyayı şifreleyen kullanıcı tarafından kurtarılabilir. Dosyaların daha sonra şifresini kaldırabileceğinizden emin olmak için, sertifikanızı ve özel anahtarınızı her zaman dosyaya vermeli ve güvenli bir yerde saklamalısınız. Bunu yapma hakkında ek bilgi için, Microsoft Bilgi Bankası'ndaki makaleyi görüntülemek üzere aşağıdaki makale numarasını tıklatın: 241201 (http://support.microsoft.com/kb/241201/TR/ ) Windows 2000'de Şifreleme Dosya Sistemi Özel Anahtarınızı Yedekleme (Bu bağlantı, bir kısmı veya tamamı İngilizce olan içeriğe işaret edebilir)
Yalnızca aşağıdaki kişiler şifrelenmiş bir dosyanın şifresini kaldırabilir.
Şifrelenmiş bir dosyaya erişim izni atama hakkında ek bilgi için, Microsoft Bilgi Bankası'ndaki makaleyi görüntülemek üzere aşağıdaki makale numarasını tıklatın:
308991 (http://support.microsoft.com/kb/308991/TR/ ) Şifrelenmiş Bir Dosyaya Erişim Nasıl Paylaşılır (Bu bağlantı, bir kısmı veya tamamı İngilizce olan içeriğe işaret edebilir)
Administrators grubunun üyeleri, dosyaları şifreleyen kişi tarafından şifreleme öncesinde kurtarma aracıları olarak atanmamışlarsa dosyaların şifrelerini kaldıramaz.
NOT: Aşağıdaki adımları kullanabilmeniz için, dosyayı şifreleyen kişi veya atanmış bir kurtarma aracısı olmanız gerekir. Şifrelemeyi kaldırma yetkiniz yoksa, aşağıdaki hata iletisini alırsınız:
Bir dosyanın şifrelemesini kaldırmak için:
Devamını Oku...
NOT: Dosyalar şifrelenmeden önce bir kurtarma aracısı belirtilmemişse, şifrelenmiş veriler yalnızca dosyayı şifreleyen kullanıcı tarafından kurtarılabilir. Dosyaların daha sonra şifresini kaldırabileceğinizden emin olmak için, sertifikanızı ve özel anahtarınızı her zaman dosyaya vermeli ve güvenli bir yerde saklamalısınız. Bunu yapma hakkında ek bilgi için, Microsoft Bilgi Bankası'ndaki makaleyi görüntülemek üzere aşağıdaki makale numarasını tıklatın: 241201 (http://support.microsoft.com/kb/241201/TR/ ) Windows 2000'de Şifreleme Dosya Sistemi Özel Anahtarınızı Yedekleme (Bu bağlantı, bir kısmı veya tamamı İngilizce olan içeriğe işaret edebilir)
Dosya Şifrelemesini Kaldırma
Yalnızca aşağıdaki kişiler şifrelenmiş bir dosyanın şifresini kaldırabilir.
- Dosyayı şifreleyen kullanıcı
- Dosya şifrelenmeden önce kurtarma aracısı olarak atanmış olan kullanıcılar
- Kurtarma aracı için ortak anahtarı veya özel anahtarı olan kullanıcılar veya dosyayı şifreleyen kullanıcı
- Dosyaya erişim izni atanmış olan kullanıcılar
Şifrelenmiş bir dosyaya erişim izni atama hakkında ek bilgi için, Microsoft Bilgi Bankası'ndaki makaleyi görüntülemek üzere aşağıdaki makale numarasını tıklatın:
308991 (http://support.microsoft.com/kb/308991/TR/ ) Şifrelenmiş Bir Dosyaya Erişim Nasıl Paylaşılır (Bu bağlantı, bir kısmı veya tamamı İngilizce olan içeriğe işaret edebilir)
Administrators grubunun üyeleri, dosyaları şifreleyen kişi tarafından şifreleme öncesinde kurtarma aracıları olarak atanmamışlarsa dosyaların şifrelerini kaldıramaz.
NOT: Aşağıdaki adımları kullanabilmeniz için, dosyayı şifreleyen kişi veya atanmış bir kurtarma aracısı olmanız gerekir. Şifrelemeyi kaldırma yetkiniz yoksa, aşağıdaki hata iletisini alırsınız:
Öznitelikleri Uygulama Hatası
Aşağıdaki dosyaya öznitelikler uygulanırken bir hata oluştu:
Yol:\Dosyaadı
Erişim reddedildi
Aşağıdaki dosyaya öznitelikler uygulanırken bir hata oluştu:
Yol:\Dosyaadı
Erişim reddedildi
Bir dosyanın şifrelemesini kaldırmak için:
- Windows Gezgini'ni kullanarak, şifresini kaldırmak istediğiniz dosyanın bulunduğu konuma gidin.
- Şifrelenmiş dosyayı sağ tıklatın ve sonra Özellikler'i tıklatın.
- Genel sekmesinde Gelişmiş'i tıklatın.
- Veriyi korumak için içeriği şifrele onay kutusunu tıklatıp temizleyin, Tamam'ı tıklatın ve sonra yeniden Tamam'ı tıklatın.
Klasör Şifrelemesini Kaldırma
NOT: Aşağıdaki adımları kullanabilmeniz için, dosyayı şifreleyen kişi veya atanmış bir kurtarma aracısı olmanız gerekir. Şifrelemeyi kaldırma yetkiniz yoksa, aşağıdaki hata iletisini alırsınız:
Öznitelikleri Uygulama Hatası
Aşağıdaki dosyaya öznitelikler uygulanırken bir hata oluştu:
Yol:\Dosyaadı
Erişim reddedildi- Windows Gezgini'ni kullanarak, şifresini kaldırmak istediğiniz klasörün bulunduğu konuma gidin.
- Klasörü sağ tıklatın ve ardından Özellikler'i tıklatın.
- Genel sekmesinde Gelişmiş'i tıklatın.
- Veriyi korumak için içeriği şifrele onay kutusunu tıklatıp temizleyin, Tamam'ı tıklatın ve sonra yeniden Tamam'ı tıklatın.
- Öznitelik değişikliğini onaylamanız istendiğinde:
- Yalnızca klasörün şifresini kaldırmak isterseniz, Değişiklikleri yalnızca bu klasöre uygula'yı ve sonra da Tamam'ı tıklatın.
- Klasörle birlikte varolan klasör içeriğinin de şifresini kaldırmak isterseniz, Değişiklikleri bu klasör içine, alt klasör ve dosyalara uygula'yı ve sonra da Tamam'ı tıklatın.
Yukarıda anlatılan özellik ve becerilere ek olarak, Exchange Server 2007 çok çeşit istemciler ile en iyi oranda entegrasyonu sağlar. Exchange Server masaüstü Outlook‘tan Outlook Web Access, Outlook Mobile ve Exchange Birleşik Mesajlaşma‘nın bir özelliği olan yeni Outlook Voice Access’e kadar tam bir Outlook deneyimini destekler. Exchange Server aynı zamanda, üçüncü parti sistemler ve aygıtlar ile olduğu kadar Microsoft Windows SharePoint Servisleri ve diğer Office uygulamalarıyla da entegredir.

Devamını Oku...
Windows Deneyim Dizini, bilgisayarınızın donanım ve yazılım yapılandırmasının özelliklerini ölçer ve bu ölçüyü temel puan adlı bir sayıyla gösterir. Temel puanınız yüksekse, bilgisayarınız özellikle ileri düzeyde ve kaynak tüketen görevleri yerine getirirken temel puanı düşük bilgisayarlara göre genellikle daha iyi ve daha hızlı çalışır.
Her donanım bileşeninin ayrı bir alt puanı vardır. Bilgisayarınızın temel puanı en düşük alt puanla belirlenir. Örneğin, bir donanım bileşeninin en düşük alt puanı 2.6 ise, temel puan da 2.6'dır. Temel puan çeşitli alt puanların bir ortalaması değildir. Buna karşın, alt puanlar gerçekleştireceğiniz hangi bileşenlerin en önemlileri olduğu görünümünü sağlayabilir ve hangi bileşenleri yükselteceğinize karar vermenize yardımcı olabilir.
Bilgisayarınızın temel puanına uygun program ve yazılımları satın almak için temel puan özelliğini kullanabilirsiniz. Örneğin, bilgisayarınızın temel puanı 3.3 olursa, bu Windows sürümü için tasarlanmış olan ve temel puanı 3 veya daha düşük olan bilgisayarları gerektiren yazılımları satın alabilirsiniz.
Temel puanlar şu an için 1,0 - 7,9 arasıdır. Windows Deneyim Dizini, bilgisayar teknolojisindeki gelişmeleri dikkate alacak şekilde tasarlanmıştır. Donanım hızı ve performans arttıkça daha yüksek temel puan aralıkları etkinleştirilecektir. Dizinin her düzeyinin standartları genellikle aynı kalır. Ancak bazı durumlarda düşük puanlar verebilecek yeni sınamalar geliştirilebilir.

Devamını Oku...
Her donanım bileşeninin ayrı bir alt puanı vardır. Bilgisayarınızın temel puanı en düşük alt puanla belirlenir. Örneğin, bir donanım bileşeninin en düşük alt puanı 2.6 ise, temel puan da 2.6'dır. Temel puan çeşitli alt puanların bir ortalaması değildir. Buna karşın, alt puanlar gerçekleştireceğiniz hangi bileşenlerin en önemlileri olduğu görünümünü sağlayabilir ve hangi bileşenleri yükselteceğinize karar vermenize yardımcı olabilir.
Bilgisayarınızın temel puanına uygun program ve yazılımları satın almak için temel puan özelliğini kullanabilirsiniz. Örneğin, bilgisayarınızın temel puanı 3.3 olursa, bu Windows sürümü için tasarlanmış olan ve temel puanı 3 veya daha düşük olan bilgisayarları gerektiren yazılımları satın alabilirsiniz.
Temel puanlar şu an için 1,0 - 7,9 arasıdır. Windows Deneyim Dizini, bilgisayar teknolojisindeki gelişmeleri dikkate alacak şekilde tasarlanmıştır. Donanım hızı ve performans arttıkça daha yüksek temel puan aralıkları etkinleştirilecektir. Dizinin her düzeyinin standartları genellikle aynı kalır. Ancak bazı durumlarda düşük puanlar verebilecek yeni sınamalar geliştirilebilir.
Not
Bilgisayarınızın 64 bit merkezi işlem birimi (CPU) ve 4 gigabayt (GB) veya daha küçük bir rasgele erişim belleği (RAM) varsa, bilgisayarınızın Bellek (RAM) alt puanı en çok 5,9 olacaktır.
Bilgisayarınızın temel puanını öğrenmek için
- Performans Bilgileri ve Araçları'nı açmak için Başlat düğmesini
ve sonra Denetim Masası'nı tıklatın. Arama kutusuna Performans Bilgileri ve Araçları yazın ve sonuç listesinde Performans Bilgileri ve Araçları'nı tıklatın.
- Bilgisayarınızın Windows Deneyimi Dizini temel puanını ve alt puanlarını görüntüleyin. Donanımınızı yeni yükselttiyseniz ve puanınızın değişip değişmediğini öğrenmek istiyorsanız Değerlendirmeyi yeniden çalıştır'ı tıklatın.
Yönetici parolası veya onay istenirse, parolayı yazın veya onay verin. Alt puanları ve temel puanı göremiyorsanız Bu bilgisayarı derecelendir'i tıklatın.
Yönetici parolası veya onay istenirse, parolayı yazın veya onay verin.
Windows yavaş çalışıyorsa, görsel efektlerinden bazılarını devre dışı bırakarak hızlandırabilirsiniz. İş sonunda görünüm ile performans arasında tercih yapmaya gelir.Windows'un daha hızlı çalışmasını mı daha hoş görünmesini mi istersiniz? Bilgisayarınız yeterince hızlıysa, bu tercihi yapmak zorunda kalmazsınız, ancak bilgisayarınız Windows 7için ancak yetecek kadar hızlıysa, görsel ve işitsel tantanayı azaltmak faydalı olabilir.
Hangi görsel efektleri kapatacağınıza tek tek karar verebilir veya Windows'un bunları sizin yerinize seçmesine izin verebilirsiniz. Saydam cam görünümü, menülerin açılıp kapanma şekli ve gölgelerin gösterilip gösterilmemesi gibi denetleyebileceğiniz 20 görsel efekt vardır.

Tüm görsel efektleri en iyi performansa göre ayarlamak için:
Devamını Oku...
Hangi görsel efektleri kapatacağınıza tek tek karar verebilir veya Windows'un bunları sizin yerinize seçmesine izin verebilirsiniz. Saydam cam görünümü, menülerin açılıp kapanma şekli ve gölgelerin gösterilip gösterilmemesi gibi denetleyebileceğiniz 20 görsel efekt vardır.
Tüm görsel efektleri en iyi performansa göre ayarlamak için:
- Performans Bilgileri ve Araçları'nı açmak için Başlat düğmesini
ve sonra Denetim Masası'nı tıklatın. Arama kutusuna Performans Bilgileri ve Araçları yazın ve sonuç listesinde Performans Bilgileri ve Araçları'nı tıklatın.
- Görsel efektleri ayarla'yı tıklatın.
Yönetici parolası veya onay istenirse, parolayı yazın veya onay verin.
- Görsel Efektler sekmesini, En iyi performans için ayarla'yı ve ardından Tamam'ı tıklatın. (Daha mütevazi bir seçenek için Bilgisayarım için en iyi olanı Windowsseçsin'i seçin.)
Bilgisayarlar yeniyken ne kadar hızlı veya şık olursa olsun, zamanla hepsi yavaşlıyor. Geçen sene satın aldığınız en son model bilgisayar, üzerine bir düzine program kurduktan, casus yazılımdan ve virüsten koruma programları yükledikten ve Internet'ten sayılamayacak kadar çok gereksiz içerik indirdikten sonra o kadar da müthiş gelmemeye başlıyor. Yavaşlama o kadar ağır gerçekleşebilir ki farkında bile olmayabilirsiniz, ta ki bir gün, bir programı veya dosyayı açmaya çalışıp "Ne oldu benim zavallı bilgisayarıma?" diye sormaya başlayıncaya kadar.
Nedeni ne olursa olsun donanımınızı yükseltmeye gerek olmadan Windows'u hızlandırmaya ve bilgisayarınızı daha iyi çalışır hale getirmeye yardımcı olacak bir sürü yol var. Daha hızlı performans amacıyla Windows 7'yi iyileştirmek için bazı ipuçları.
Deneyebileceğiniz ilk şey, sorunları otomatik olarak bulup giderebilen Performans sorun gidericisidir. Performans sorun gidericisi, o anda bilgisayara kaç kişinin bağlı olduğu ve aynı anda birden çok program çalışıp çalışmadığı gibi bilgisayarınızın performansını yavaşlatabilen sorunları denetler.
Performans sorun gidericisini açmak için Başlat düğmesini
ve sonra Denetim Masası'nı tıklatın. Arama kutusuna sorun giderici yazın ve Sorun giderme öğesini tıklatın.Sistem ve Güvenlik altında, Performans sorunlarını denetle'yi tıklatın.
Pek çok bilgisayar üreticisi yeni bilgisayarlara sipariş vermediğiniz ve istemeyebileceğiniz yeni programlar yüklüyor. Bunlar arasında yazılım şirketlerinin deneyip kullanışlı bulacağınızı, sonra da tam sürüme veya daha yeni sürüme yükseltmek için ücret ödeyeceğinizi umduğu programların deneme sürümleri ve sınırlı sürümleri var. Bunları istemediğinize karar verirseniz, yazılımı bilgisayarınızda tutmak bilgisayarınızı, değerli bellek alanı, disk alanı ve işlem gücü kullanarak yavaşlatabilir.
Kullanmayı planlamadığınız programları kaldırmak iyi bir fikirdir. Bunlara hem üreticinin yüklediği hem de kendi yüklediğiniz ancak artık istemediğiniz yazılımlar dahildir; özellikle bilgisayarınızın donanımını ve yazılımı yönetmek ve ince ayarını yapmak için kullanılan yardımcı programlar. Virüs tarayıcı, disk temizleyici ve yedekleme aracı gibi yardımcı programlar otomatik olarak başlangıçta çalıştırılır, arka planda göremeyeceğiniz şekilde sessizce çalışmaya devam ederler. Çoğu kimsenin bunların çalıştığından bile haberi yoktur.
Bilgisayarınız eski olsa bile içinde üreticinin yüklediği, hiç farketmediğiniz veya artık unuttuğunuz programlar olabilir. Bunları kaldırmak ve karmaşa ve sistem kaynakları kaybından kurtulmak için hiçbir zaman geç değildir. Belki de yazılımı bir gün kullanacağınızı düşündünüz, ancak hiç kullanmadınız. Kaldırın ve bilgisayarınızın daha hızlı çalışıp çalışmadığına bakın.
Pek çok program Windows başladığında otomatik olarak başlayacak şekilde tasarlanmıştır. Yazılım üreticileri genellikle programlarını, programların çalıştığını göremeyeceğiniz arka planda açılacak, bu yüzden simgelerini tıklattığınızda hemen açılacak şekilde ayarlar. Bu ayarlama, çok kullandığınız programlar için işe yarar, ancak ender olarak kullandığınız; hatta hiç kullanmadığınız programlarda, değerli bellek alanını boşa harcar ve Windows'un yüklenmeyi tamamlama süresini uzatır.
Bir programın başlangıçta çalışıp çalışmayacağına kendiniz karar verin.
Ama başlangıçta hangi programların otomatik çalıştığını nereden bilebilirim? Bazen bu hemen anlaşılır çünkü program, çalıştığını görebileceğiniz şekilde görev çubuğundakiuyarı alanına bir simge ekler. Otomatik olarak başlamasını istemediğiniz herhangi bir programın çalışıp çalışmadığını görmek için buraya bakın. Programın adını görmek için farenizi simgesinin üzerine getirin. Herhangi bir simgeyi kaçırmamak için Gizli simgeleri gösterdüğmesini tıklattığınızdan emin olur.
Bildirim alanındaki Gizli simgeleri göster düğmesi
Uyarı alanını denetledikten sonra, yine de başlangıçta otomatik çalıştırılan bazı programları kaçırmış olabilirsiniz. AutoRuns for Windows, Microsoft web sitesinden ücretsiz yükleyebileceğiniz bir araçtır ve Windows'u başlattığınızda çalıştırılan tüm programları ve işlemleri gösterir. Windows başlatıldığında bir programın otomatik olarak çalışmasını durdurmak için, AutoRuns for Windows'u açın ve durdurmak istediğiniz programın yanındaki onay kutusunun işaretini kaldırın. AutoRuns for Windows ileri kullanıcılar için tasarlanmıştır.
Devamını Oku...
Nedeni ne olursa olsun donanımınızı yükseltmeye gerek olmadan Windows'u hızlandırmaya ve bilgisayarınızı daha iyi çalışır hale getirmeye yardımcı olacak bir sürü yol var. Daha hızlı performans amacıyla Windows 7'yi iyileştirmek için bazı ipuçları.
Performans sorun gidericisini deneyin
Deneyebileceğiniz ilk şey, sorunları otomatik olarak bulup giderebilen Performans sorun gidericisidir. Performans sorun gidericisi, o anda bilgisayara kaç kişinin bağlı olduğu ve aynı anda birden çok program çalışıp çalışmadığı gibi bilgisayarınızın performansını yavaşlatabilen sorunları denetler.
Performans sorun gidericisini açmak için Başlat düğmesini
Hiç kullanmadığınız programları silin
Pek çok bilgisayar üreticisi yeni bilgisayarlara sipariş vermediğiniz ve istemeyebileceğiniz yeni programlar yüklüyor. Bunlar arasında yazılım şirketlerinin deneyip kullanışlı bulacağınızı, sonra da tam sürüme veya daha yeni sürüme yükseltmek için ücret ödeyeceğinizi umduğu programların deneme sürümleri ve sınırlı sürümleri var. Bunları istemediğinize karar verirseniz, yazılımı bilgisayarınızda tutmak bilgisayarınızı, değerli bellek alanı, disk alanı ve işlem gücü kullanarak yavaşlatabilir.
Kullanmayı planlamadığınız programları kaldırmak iyi bir fikirdir. Bunlara hem üreticinin yüklediği hem de kendi yüklediğiniz ancak artık istemediğiniz yazılımlar dahildir; özellikle bilgisayarınızın donanımını ve yazılımı yönetmek ve ince ayarını yapmak için kullanılan yardımcı programlar. Virüs tarayıcı, disk temizleyici ve yedekleme aracı gibi yardımcı programlar otomatik olarak başlangıçta çalıştırılır, arka planda göremeyeceğiniz şekilde sessizce çalışmaya devam ederler. Çoğu kimsenin bunların çalıştığından bile haberi yoktur.
Bilgisayarınız eski olsa bile içinde üreticinin yüklediği, hiç farketmediğiniz veya artık unuttuğunuz programlar olabilir. Bunları kaldırmak ve karmaşa ve sistem kaynakları kaybından kurtulmak için hiçbir zaman geç değildir. Belki de yazılımı bir gün kullanacağınızı düşündünüz, ancak hiç kullanmadınız. Kaldırın ve bilgisayarınızın daha hızlı çalışıp çalışmadığına bakın.
Başlangıçta çalışan program sayısını sınırlandırın
Pek çok program Windows başladığında otomatik olarak başlayacak şekilde tasarlanmıştır. Yazılım üreticileri genellikle programlarını, programların çalıştığını göremeyeceğiniz arka planda açılacak, bu yüzden simgelerini tıklattığınızda hemen açılacak şekilde ayarlar. Bu ayarlama, çok kullandığınız programlar için işe yarar, ancak ender olarak kullandığınız; hatta hiç kullanmadığınız programlarda, değerli bellek alanını boşa harcar ve Windows'un yüklenmeyi tamamlama süresini uzatır.
Bir programın başlangıçta çalışıp çalışmayacağına kendiniz karar verin.
Ama başlangıçta hangi programların otomatik çalıştığını nereden bilebilirim? Bazen bu hemen anlaşılır çünkü program, çalıştığını görebileceğiniz şekilde görev çubuğundakiuyarı alanına bir simge ekler. Otomatik olarak başlamasını istemediğiniz herhangi bir programın çalışıp çalışmadığını görmek için buraya bakın. Programın adını görmek için farenizi simgesinin üzerine getirin. Herhangi bir simgeyi kaçırmamak için Gizli simgeleri gösterdüğmesini tıklattığınızdan emin olur.
Uyarı alanını denetledikten sonra, yine de başlangıçta otomatik çalıştırılan bazı programları kaçırmış olabilirsiniz. AutoRuns for Windows, Microsoft web sitesinden ücretsiz yükleyebileceğiniz bir araçtır ve Windows'u başlattığınızda çalıştırılan tüm programları ve işlemleri gösterir. Windows başlatıldığında bir programın otomatik olarak çalışmasını durdurmak için, AutoRuns for Windows'u açın ve durdurmak istediğiniz programın yanındaki onay kutusunun işaretini kaldırın. AutoRuns for Windows ileri kullanıcılar için tasarlanmıştır.
AMD en sonunda Intel'in notebook sektöründeki üstünlüğüne karşı harekete geçti: Yeni Llano ve "Sabine" platformu. AMD bu zamana kadar dizüstü bilgisayar sektöründe çok küçük bir rol oynuyordu. Intel Sandy Bridge ve Core-i işlemcileri ile marketin lideri durumdaydı. Yeni Fusion işlemcier A4, A6 ve A8 ile AMD dizüstü platformu "Sabine"i sundu. Bu işlemciler her keseye uygun olan fiyatlarla üst düzey kullanıcılardan normal kullanıcılara kadar herkesin ihtiyacını karşılayacak.

Uygun fiyata çok güç!
AMD bu şekilde Quadcore APU, entegre edilmiş USB 3.0 ve Dual-Grafik'leri pazara getiriyor. Bu sistemin en büyük avantajı ise kullanıcılar tek bir kaynaktan güçlü bir oyun dizüstüsü oluşturabilirler. Çünkü Intel güçlü bir grafik sunmuyor, bu noktada AMD veya Nvidia ile işbirliği yapması gerekiyor.
AMD, Vision işlemcilerini APU olarak adlandırıyor. Yani "Advanced Processing Unit. Bu da CPU ve grafik birimi GPU'nun bir birleşimi oluyor.
AMD araba üreticisi Audi gibi giriş sınıfına A4, orta sınıfa A6 ve yüksek sınıfa A8 olarak isim vermiş. En üst modeli A8, maksimum 45 Watt güç kaybı ve en alt modelleri maximum 35 wat güç kaybı yapıyor. A6 ve A8 APU'ları 4GB cache ve dört çekirdek ile çalışıyor. A4'te ise 2x2...
AMD tüm Fusion APU'lara Turbo Core fonksiyonu yerleştirmiş. Intel Core i işlemcilerde olduğu gibi APU çekirdekler yüke bağlı olarak farklı saat hızlarında çalışıyorlar. Kendileri çok kısa sürede açılıp kapanabiliyorlar. Bununla birlikte maksimum saat hızını ve güç kaybını geçemiyorsunuz. APU'larda iki farklı saat hızı var: Birisi temel hız, birisi turbo hız. A8-3530MX'de temel hız 1.9 GHz ve turbo hız 2.6 GHz.
Ses elementleri ve diğer elementler ayrı bir çipin içinde bulunuyor: AMD Fusion Controller Hub. Bu çip bir VGA çıkışı, 6 SATA-3.0 Portu (6 GBit/s), PCI, PCIe ve 14 USB portu bulunduruyor. A60M versiyonunda sadece USB 2.0 desteklenirken, AMD A70M versiyonunda 14 USB girişinden 4'ünü USB 3.0 olarak belirlemiş.
Devamını Oku...
Uygun fiyata çok güç!
AMD bu şekilde Quadcore APU, entegre edilmiş USB 3.0 ve Dual-Grafik'leri pazara getiriyor. Bu sistemin en büyük avantajı ise kullanıcılar tek bir kaynaktan güçlü bir oyun dizüstüsü oluşturabilirler. Çünkü Intel güçlü bir grafik sunmuyor, bu noktada AMD veya Nvidia ile işbirliği yapması gerekiyor.
AMD Fusion-APU = CPU+GPU
AMD araba üreticisi Audi gibi giriş sınıfına A4, orta sınıfa A6 ve yüksek sınıfa A8 olarak isim vermiş. En üst modeli A8, maksimum 45 Watt güç kaybı ve en alt modelleri maximum 35 wat güç kaybı yapıyor. A6 ve A8 APU'ları 4GB cache ve dört çekirdek ile çalışıyor. A4'te ise 2x2...
AMD tüm Fusion APU'lara Turbo Core fonksiyonu yerleştirmiş. Intel Core i işlemcilerde olduğu gibi APU çekirdekler yüke bağlı olarak farklı saat hızlarında çalışıyorlar. Kendileri çok kısa sürede açılıp kapanabiliyorlar. Bununla birlikte maksimum saat hızını ve güç kaybını geçemiyorsunuz. APU'larda iki farklı saat hızı var: Birisi temel hız, birisi turbo hız. A8-3530MX'de temel hız 1.9 GHz ve turbo hız 2.6 GHz.
Ses elementleri ve diğer elementler ayrı bir çipin içinde bulunuyor: AMD Fusion Controller Hub. Bu çip bir VGA çıkışı, 6 SATA-3.0 Portu (6 GBit/s), PCI, PCIe ve 14 USB portu bulunduruyor. A60M versiyonunda sadece USB 2.0 desteklenirken, AMD A70M versiyonunda 14 USB girişinden 4'ünü USB 3.0 olarak belirlemiş.
2010 Intel® Core™ işlemci ailesi, neredeyse 50 yıldır sektörde bir mükemmellik standardı olan R&D 100 Ödüllerinden birini aldı. Bu saygın ödül bir önceki yıl piyasaya çıkan teknolojik açıdan en önemli 100 ödüle verildi ve bu ödül bir ürünün ticari başarısı için güçlü bir gösterge oluşturmaktadır.
2010 Intel® Core™ işlemci ailesi, dizüstü ve masaüstü bilgisayarlar ve entegre aygıtlar için, Intel® Turbo Boost Teknolojisi dahil akıllı performans sunar. Lansmanı Ocak ayında yapılan 2'nci nesil Intel® Core™ işlemci ailesi görsel ve 3D grafik teknolojisini ve yüksek performanslı işlemcileri tek bir çipte birleştirmek amacıyla ilk göz alıcı akıllı mikro mimariyi yaratmak için bu akıllı performansa dayanıyor.
Devamını Oku...
Müşterileriniz netbook’ların onlar için neler yapabileceğini ve netbook’un hangi durumlarda daha iyi bir tercih olduğunu anladıklarından emin olun. Müşterilerinizin doğru seçimi yapmalarına yardımcı olacak özel sorular ile kafalarındaki soruları yok edebilirsiniz.
Yeni Intel® Atom™ işlemcili, küçük ve taşınabilir netbook’lar müşterilerinize bir başka seçenek sunar; Bilgisayarlarına bir arkadaş. Fakat daha fazla seçim daha fazla kafa karışıklığına yol açar. Yapmak istedikleri ile ilgili belirli sorular sorarak müşterilerinizin akıllı bir alışveriş yapmalarına yardımcı olun.
* İnternette gezinecek ve e-postalarını mı kontrol edecekler?
* Çevrimiçi alışveriş yapacak ve faturalarını mı ödeyecekler?
* Anında mesajlaşmak kullanacak veya sosyal ağ sitelerini mi kullanacaklar?
* 3 boyutlu oyunlar oynayacak veya DVD mi izleyecekler?
* İş için PowerPoint* sunumları oluşturmak?
* Excel’de sayısal hesaplamalar yapmak*?
* Fotoğraf veya özel videoları düzenlemek?
Yeni bilgisayarlarını nerede kullanacakları hakkında bir fikre sahip olduğunuzda, en iyi öneriyi yapabilirsiniz.
Yeni Intel® Atom™ İşlemci
2010 Intel® Atom™ işlemci önceki nesilden daha kompak ve kabileyetli. Hem grafikler hem de bellek denetleyicisi işlemciye dahil edilmiştir1 ve işlemci mimarisi 3 çipten 2’ye indirilmiştir. Bu daha küçük boyut performans ve enerji kullanımını geliştirir, böylece 2010 Intel® Atom™ işlemcili yeni bir netbook satın alan müşteriler hareket halinde daha fazlasını yapabilir.
İkinci Bilgisayar
Müşterilerinizin çoğu azından bir masaüstü bilgisayara veya dizüstü bilgisayara, ya da ikisine birden sahiptir. Nerede olursa olsun, daha mobil olmak, bağlantılı halinde kalmak ve daha fazlasını yapmak için mevcut teknolojilerine ek yapmak istiyorlar,
Uygun fiyata kolay internet erişimi sağlayan Intel® Atom™ işlemcili bir netbook ev bilgisayarlarının mükemmel tamamlayıcısıdır. Intel® Atom™ işlemci, hareket halinde mükemmel internet deneyimleri için müşterilerinize küçük ve çok kabiliyetli eşlikçi bir aygıt sunan dünyanın en küçük transistörü ile üretilmiştir².
Taşınabilir bir netbook ile müşterileriniz e-postalar, anında mesajlaşmalar ve sosyal ağlar ile arkadaşları ve aileleri ile iletişim halinde olabilirler. 7 ile 10,2 inçlik küçük bir ekran ve optik olmayan CD, DVD veya Blu-ray Disc* sürücüsü ile netbook’lar dizüstü bilgisayarlardan daha küçüktür. Aslında, netbook’lar müşterilerinizin onları istedikleri yere taşıyabilmeleri için yeterince küçük ancak ekranı her zaman okunması kolay olacak kadar büyüktür.
Intel Atom işlemcinin düşük güç tüketimli dizaynı ekstra pil ömrü sağlar, bu da hemen priz aramaya gerek duymadan netbook’ları hareket halindeyken uzun internet araştırmaları, çevrimiçi televizyon veya film izleme ve müzik dinleme için mükemmel bir seçenek yapmaktadır. Ve netbook’lar, yazıcılar ve dijital kameralar gibi birçok günlük aygıt ile uyumludur.
Müşterileriniz daha fazlasını yapmak isterse…
Düşük fiyatları nedeniyle netbook’lar bazı müşterilere çekici gelecektir. Müşterilerinize birçok işlemi aynı anda yapan ve Microsoft Excel*, PowerPoint* veya Word gibi daha karmaşık uygulamaları çalıştıran birşey arayıp aramadıklarını sorun. Evet diye yanıt verirlerse, bir dizüstü bilgisayar en iyi seçimdir.
Yeni Intel® Core™ işlemcili dizüstü bilgisayarlar —Intel® Core™ i3, Intel® Core™ i5 veya Intel® Core™ i7 işlemciler, müşterilere en üst esneklik ve üretkenlik sağlayan akıllı ve daha hızlı performans sunar. Dizüstü bilgisayarlar, netbook’lara göre daha fazla belleğe ve daha yüksek depolama kabiliyetlerine sahiptir, bu da müşterilerinizin iş için belge ve sunumlar hazırlamasını sağlar.
Eğlence söz konusu olunca, dizüstü bilgisayarlar müşterilere video oluşturma ve düzenleme kabiliyeti verir ve onları çevrimiçi paylaşmaya hazırlar. Dizüstü bilgisayarlar optik CD, DVD veya Blu-ray Disc* sürücüsüne sahip olduğundan, müşteriler hareket halinde disk üzerinden filmler izleyebilir. 3 boyutlu bilgisayar oyunları oynamak isteyen müşteriler için bir dizüstü bilgisayar yüksek parçalı uygulama ihtiyaçlarını karşılayacak ekstra performansı sağlayabilir.
Kendi bilgisayarları
Bazı anne babalar, çocukları için uygun maliyetli bir bilgisayar seçmek için yardımınızı isteyecektir. Intel® Atom™ işlemcili bir netbook okul çağındaki çocukların çevrimiçi aygıtı olmak için mükemmel seçimdir.
Bir netbook ile çocuklar çevrimiçi öğrenirken ve eğlenirken mobil olacaktır. Kendi internet aygıtları ile, çocuklar daha fazlasını araştırabilir, eğitim sitelerini ziyaret edebilir ve dil öğrenebilir. Seyahatte veya evden uzakta, oyunlar, müzik ve çevrimiçi video içerikleri ile eğlenebilirler.
Çocukların daha fazlasını yapmaya ihtiyacı varsa…
Müşterilerinize, aslında çocuklarının aslında ev ödevleri ve yaratıcı projeler için bir bilgisayara ihtiyaç duyup duymadıklarını sorun. Yanıt evetse, yeni Intel® Core™ işlemcili bir dizüstü bilgisayar en iyi seçim olabilir. Dizüstü bilgisayarlar netbook’lardan daha pahalı olabilir ancak kullanıcıların birden fazla işlemi aynı anda yapmalarına, belge ve sunum oluşturmalarına ve tüm işlerini saklamalarına olanak sağlar.
Ayrıca, fotoğrafçılık hobileriyse yeni bir Intel Core işlemcili bir dizüstü bilgisayar onlara çekimlerini düzenlemek ve onları en sevdikleri sosyal ağ sitesine etkili şekilde göndermeye hazırlamak için ihtiyaç duydukları işlemci gücünü verecektir.
Internet Erişimi, Nihayet!
Birçok müşteri için, Intel® Atom™ işlemcili bir netbook’un düşük fiyatı internet ve bilgisayar ihtiyaçlarını erişilir kılmaktadır. Küçük ve taşınır bir netbook yeni kullanıcılara, her yerde parmaklarının ucunda e-posta ve eğlence sunar. Ve Intel Inside® ile müşterileriniz yatırımlarının doğru olduğunu bileceklerdir.
Yeni kullanıcı daha fazlasını yapmak isterse…
Birçok yeni bilgisayar kullanıcısının dizüstü bilgisayar satın alması daha iyi olacaktır. Dizüstü bilgisayarlar taşınabilirlik ve rahatlık ve ayrıca bir netbook’a göre daha fazla güç ve esneklik sağlar. Müşterilerinize belge oluşturma ve saklama, 3 boyutlu oynama ve fotoğraf düzenleme işlemlerini yapıp yapmayacaklarını sorun. Yanıt evetse, bir dizüstü bilgisayar en iyi seçimdir.
Hareket halinde, yüksek kaliteli görsel ve ses eğlencesi izlemek ve oluşturmak isteyen müşteriler Intel Core işlemcili bir dizüstü bilgisayarın performansı beğenecektir. Yüksek Tanımlı içerik izlerken bekledikleri grafik kalitesini, ev videolarını oluştururken ve düzenlerken veya çevrimiçi paylaşım için müzik dosyalarını dönüştürürken ihtiyaç duydukları en akıllı ve en hızlı performansı elde edecekler.
Devamını Oku...
Yeni Intel® Atom™ işlemcili, küçük ve taşınabilir netbook’lar müşterilerinize bir başka seçenek sunar; Bilgisayarlarına bir arkadaş. Fakat daha fazla seçim daha fazla kafa karışıklığına yol açar. Yapmak istedikleri ile ilgili belirli sorular sorarak müşterilerinizin akıllı bir alışveriş yapmalarına yardımcı olun.
* İnternette gezinecek ve e-postalarını mı kontrol edecekler?
* Çevrimiçi alışveriş yapacak ve faturalarını mı ödeyecekler?
* Anında mesajlaşmak kullanacak veya sosyal ağ sitelerini mi kullanacaklar?
* 3 boyutlu oyunlar oynayacak veya DVD mi izleyecekler?
* İş için PowerPoint* sunumları oluşturmak?
* Excel’de sayısal hesaplamalar yapmak*?
* Fotoğraf veya özel videoları düzenlemek?
Yeni bilgisayarlarını nerede kullanacakları hakkında bir fikre sahip olduğunuzda, en iyi öneriyi yapabilirsiniz.
Yeni Intel® Atom™ İşlemci
2010 Intel® Atom™ işlemci önceki nesilden daha kompak ve kabileyetli. Hem grafikler hem de bellek denetleyicisi işlemciye dahil edilmiştir1 ve işlemci mimarisi 3 çipten 2’ye indirilmiştir. Bu daha küçük boyut performans ve enerji kullanımını geliştirir, böylece 2010 Intel® Atom™ işlemcili yeni bir netbook satın alan müşteriler hareket halinde daha fazlasını yapabilir.
İkinci Bilgisayar
Müşterilerinizin çoğu azından bir masaüstü bilgisayara veya dizüstü bilgisayara, ya da ikisine birden sahiptir. Nerede olursa olsun, daha mobil olmak, bağlantılı halinde kalmak ve daha fazlasını yapmak için mevcut teknolojilerine ek yapmak istiyorlar,
Uygun fiyata kolay internet erişimi sağlayan Intel® Atom™ işlemcili bir netbook ev bilgisayarlarının mükemmel tamamlayıcısıdır. Intel® Atom™ işlemci, hareket halinde mükemmel internet deneyimleri için müşterilerinize küçük ve çok kabiliyetli eşlikçi bir aygıt sunan dünyanın en küçük transistörü ile üretilmiştir².
Taşınabilir bir netbook ile müşterileriniz e-postalar, anında mesajlaşmalar ve sosyal ağlar ile arkadaşları ve aileleri ile iletişim halinde olabilirler. 7 ile 10,2 inçlik küçük bir ekran ve optik olmayan CD, DVD veya Blu-ray Disc* sürücüsü ile netbook’lar dizüstü bilgisayarlardan daha küçüktür. Aslında, netbook’lar müşterilerinizin onları istedikleri yere taşıyabilmeleri için yeterince küçük ancak ekranı her zaman okunması kolay olacak kadar büyüktür.
Intel Atom işlemcinin düşük güç tüketimli dizaynı ekstra pil ömrü sağlar, bu da hemen priz aramaya gerek duymadan netbook’ları hareket halindeyken uzun internet araştırmaları, çevrimiçi televizyon veya film izleme ve müzik dinleme için mükemmel bir seçenek yapmaktadır. Ve netbook’lar, yazıcılar ve dijital kameralar gibi birçok günlük aygıt ile uyumludur.
Müşterileriniz daha fazlasını yapmak isterse…
Düşük fiyatları nedeniyle netbook’lar bazı müşterilere çekici gelecektir. Müşterilerinize birçok işlemi aynı anda yapan ve Microsoft Excel*, PowerPoint* veya Word gibi daha karmaşık uygulamaları çalıştıran birşey arayıp aramadıklarını sorun. Evet diye yanıt verirlerse, bir dizüstü bilgisayar en iyi seçimdir.
Yeni Intel® Core™ işlemcili dizüstü bilgisayarlar —Intel® Core™ i3, Intel® Core™ i5 veya Intel® Core™ i7 işlemciler, müşterilere en üst esneklik ve üretkenlik sağlayan akıllı ve daha hızlı performans sunar. Dizüstü bilgisayarlar, netbook’lara göre daha fazla belleğe ve daha yüksek depolama kabiliyetlerine sahiptir, bu da müşterilerinizin iş için belge ve sunumlar hazırlamasını sağlar.
Eğlence söz konusu olunca, dizüstü bilgisayarlar müşterilere video oluşturma ve düzenleme kabiliyeti verir ve onları çevrimiçi paylaşmaya hazırlar. Dizüstü bilgisayarlar optik CD, DVD veya Blu-ray Disc* sürücüsüne sahip olduğundan, müşteriler hareket halinde disk üzerinden filmler izleyebilir. 3 boyutlu bilgisayar oyunları oynamak isteyen müşteriler için bir dizüstü bilgisayar yüksek parçalı uygulama ihtiyaçlarını karşılayacak ekstra performansı sağlayabilir.
Kendi bilgisayarları
Bazı anne babalar, çocukları için uygun maliyetli bir bilgisayar seçmek için yardımınızı isteyecektir. Intel® Atom™ işlemcili bir netbook okul çağındaki çocukların çevrimiçi aygıtı olmak için mükemmel seçimdir.
Bir netbook ile çocuklar çevrimiçi öğrenirken ve eğlenirken mobil olacaktır. Kendi internet aygıtları ile, çocuklar daha fazlasını araştırabilir, eğitim sitelerini ziyaret edebilir ve dil öğrenebilir. Seyahatte veya evden uzakta, oyunlar, müzik ve çevrimiçi video içerikleri ile eğlenebilirler.
Çocukların daha fazlasını yapmaya ihtiyacı varsa…
Müşterilerinize, aslında çocuklarının aslında ev ödevleri ve yaratıcı projeler için bir bilgisayara ihtiyaç duyup duymadıklarını sorun. Yanıt evetse, yeni Intel® Core™ işlemcili bir dizüstü bilgisayar en iyi seçim olabilir. Dizüstü bilgisayarlar netbook’lardan daha pahalı olabilir ancak kullanıcıların birden fazla işlemi aynı anda yapmalarına, belge ve sunum oluşturmalarına ve tüm işlerini saklamalarına olanak sağlar.
Ayrıca, fotoğrafçılık hobileriyse yeni bir Intel Core işlemcili bir dizüstü bilgisayar onlara çekimlerini düzenlemek ve onları en sevdikleri sosyal ağ sitesine etkili şekilde göndermeye hazırlamak için ihtiyaç duydukları işlemci gücünü verecektir.
Internet Erişimi, Nihayet!
Birçok müşteri için, Intel® Atom™ işlemcili bir netbook’un düşük fiyatı internet ve bilgisayar ihtiyaçlarını erişilir kılmaktadır. Küçük ve taşınır bir netbook yeni kullanıcılara, her yerde parmaklarının ucunda e-posta ve eğlence sunar. Ve Intel Inside® ile müşterileriniz yatırımlarının doğru olduğunu bileceklerdir.
Yeni kullanıcı daha fazlasını yapmak isterse…
Birçok yeni bilgisayar kullanıcısının dizüstü bilgisayar satın alması daha iyi olacaktır. Dizüstü bilgisayarlar taşınabilirlik ve rahatlık ve ayrıca bir netbook’a göre daha fazla güç ve esneklik sağlar. Müşterilerinize belge oluşturma ve saklama, 3 boyutlu oynama ve fotoğraf düzenleme işlemlerini yapıp yapmayacaklarını sorun. Yanıt evetse, bir dizüstü bilgisayar en iyi seçimdir.
Hareket halinde, yüksek kaliteli görsel ve ses eğlencesi izlemek ve oluşturmak isteyen müşteriler Intel Core işlemcili bir dizüstü bilgisayarın performansı beğenecektir. Yüksek Tanımlı içerik izlerken bekledikleri grafik kalitesini, ev videolarını oluştururken ve düzenlerken veya çevrimiçi paylaşım için müzik dosyalarını dönüştürürken ihtiyaç duydukları en akıllı ve en hızlı performansı elde edecekler.
Windows 7 ile ilgili bir araştırma raporuna şaşıracaksınız.Microsoft geçen gün yaptığı açıklamayla, Windows 7 kullanıcılarının neredeyse yarısının 64-bit sürümü kullandığını belirtti.64-bit Windows 7 kullanıcıları, geçen seneye göre çok daha hızlı bir şekilde artıyor. Ocak ayı içerisinde ortaya çıkan istatistiklere göre, 64-bit Windows 7'nin oyuncular arasında da oldukça popüler biçimde kullanıldığı söyleniyordu. Microsoft ise geçtiğimiz perşembe günü, dünya genelindeki Windows 7 kullanıcılarının 64-bit sürümü kullandığını doğruladı.
Microsoft'un 22 Ekim 2009 tarihinde piyasaya sürdüğü Windows 7, kullanıcılar tarafından fazlasıyla sevildi. Piyasaya sürüldükten sadece 2 hafta sonra Apple'ın işletim sisteminin yeni sürümü Mac OSX Snow Leopard'ı geride bırakan Windows 7, 3 ay içerisinde kendisine pazarda %10'luk bir dilim ayırmayı başardı.
Microsoft, Windows 7'nin "tarihteki en hızlı satan işletim sistemi" olduğunu açıklamasıyla birlikte yazılımın başarısı daha da sağlamlaşmış oldu. İşletim sistemi piyasaya sürüldüğünden beri geçen şu zamana kadar 150 milyondan daha fazla satmış bulunuyor. Firmanın hedefi ise, 2010 sonuna kadar bu rakamı 300 milyona çıkarmak. Microsoft tarafından ulaşılması çok güç bir hedef değil.
Aynı zamanda Windows 8 çalışmalarına başlandığıyla ilgili bilgiler gelmeye başlamıştı. Eski bir Microsoft çalışanının belirttiği kadarıyla Windows 8, 2011 yılında çıkacak.
Son olarak, Windows 7 için hazırlanan ve test uzmanlarına sunulan ilk Service Pack, bu ay içerisinde halka açık beta sürümüyle gelecek. Tamamlanmış halinin ise eylül ayı içerisinde kullanıcılara sunulması bekleniyor.
Devamını Oku...
Microsoft'un 22 Ekim 2009 tarihinde piyasaya sürdüğü Windows 7, kullanıcılar tarafından fazlasıyla sevildi. Piyasaya sürüldükten sadece 2 hafta sonra Apple'ın işletim sisteminin yeni sürümü Mac OSX Snow Leopard'ı geride bırakan Windows 7, 3 ay içerisinde kendisine pazarda %10'luk bir dilim ayırmayı başardı.Microsoft, Windows 7'nin "tarihteki en hızlı satan işletim sistemi" olduğunu açıklamasıyla birlikte yazılımın başarısı daha da sağlamlaşmış oldu. İşletim sistemi piyasaya sürüldüğünden beri geçen şu zamana kadar 150 milyondan daha fazla satmış bulunuyor. Firmanın hedefi ise, 2010 sonuna kadar bu rakamı 300 milyona çıkarmak. Microsoft tarafından ulaşılması çok güç bir hedef değil.
Aynı zamanda Windows 8 çalışmalarına başlandığıyla ilgili bilgiler gelmeye başlamıştı. Eski bir Microsoft çalışanının belirttiği kadarıyla Windows 8, 2011 yılında çıkacak.
Son olarak, Windows 7 için hazırlanan ve test uzmanlarına sunulan ilk Service Pack, bu ay içerisinde halka açık beta sürümüyle gelecek. Tamamlanmış halinin ise eylül ayı içerisinde kullanıcılara sunulması bekleniyor.
Microsoft'un resmi sitesinin Hollandaca yayın yapan bölümünde yer alan bir yazıda çalışmaları süren Windows 8 ile ilgili bilgi verilirken ilk defa bir tarih telaffuz edildi. Daha önce Windowws 8 ile ilgili çalışmaların başladığı resmi olarak pek çok Microsoft yöneticisi tarafından duyurulmuştu fakat herhangi bir tarih belirtilmemişti.
Yeni Windows için yazıda belirtilen tahmini tarih 2012! Evet, yaklaşık 12 ay ile 18 ay arası bir zaman sonra Windows 8'e ait deneme sürümleri ile karşılaşabiliriz! 2012'ye ise yepyeni bir Windows ile girebiliriz.
Windows 8 için Microsoft'un elini çabuk tuttuğu biliniyor çünkü yeni Windows 8'de Apple'ın App Store'una benzer bir şekilde kullanıcıların uygulama satın alabilecekleri bir sistem bulunacak. Bu da Microsoft'a devasa bir pazarın açılması anlamına gelecek. Bu platformdan mobil cihazlar için de uygulama satın alınabilecek.

Durumun ciddiyeti o kadar büyük ki Microsoft yeni Windows için bu planlarını devreye almaya hazırlanırken Apple çoktan kolları sıvayıp Mac OS işletim sistemine App Store'u entegre etmenin çalışmasına başladı bile. Hatta bu entegrasyonun 3 ay içinde tamamlanacağı bile duyuruldu.
Windows Vista ile Windows 7 arasında 2,5 yıllık bir süre geçmişti. Windows 7 ile Windows 8 arasında da 2,5 -3 yıllık bir süre olacağı tahmin ediliyor ama bu sürenin daha kısa olacağını söyleyenlerin sayısı hiç de az değil.
Microsoft'un CEO'su Steve Ballmer'ın "Windows'un bir sonraki versiyonu Microsoft tarihinin en riskli kumarı olacak" şeklindeki sözleri de Windows 8 için şimdiden bir merak dalgası yaratmış durumda.
Devamını Oku...
Yeni Windows için yazıda belirtilen tahmini tarih 2012! Evet, yaklaşık 12 ay ile 18 ay arası bir zaman sonra Windows 8'e ait deneme sürümleri ile karşılaşabiliriz! 2012'ye ise yepyeni bir Windows ile girebiliriz.
Windows 8 için Microsoft'un elini çabuk tuttuğu biliniyor çünkü yeni Windows 8'de Apple'ın App Store'una benzer bir şekilde kullanıcıların uygulama satın alabilecekleri bir sistem bulunacak. Bu da Microsoft'a devasa bir pazarın açılması anlamına gelecek. Bu platformdan mobil cihazlar için de uygulama satın alınabilecek.
Durumun ciddiyeti o kadar büyük ki Microsoft yeni Windows için bu planlarını devreye almaya hazırlanırken Apple çoktan kolları sıvayıp Mac OS işletim sistemine App Store'u entegre etmenin çalışmasına başladı bile. Hatta bu entegrasyonun 3 ay içinde tamamlanacağı bile duyuruldu.
Windows Vista ile Windows 7 arasında 2,5 yıllık bir süre geçmişti. Windows 7 ile Windows 8 arasında da 2,5 -3 yıllık bir süre olacağı tahmin ediliyor ama bu sürenin daha kısa olacağını söyleyenlerin sayısı hiç de az değil.
Microsoft'un CEO'su Steve Ballmer'ın "Windows'un bir sonraki versiyonu Microsoft tarihinin en riskli kumarı olacak" şeklindeki sözleri de Windows 8 için şimdiden bir merak dalgası yaratmış durumda.
Güvenlik giderek kurumlar için daha da çok önem kazanmaktadır. Bu doğrultuda kurumlar önemli verilerini korumak amacıyla kullanıcı ve yöneticilerin yetkilerini minimum seviyeye çekmek istemektedirler.
En basit ifadesiyle görevler ayrılığı ilkesi kurum için tehtidleri ve güvenlik açıklarını önlemek üzere kullanıcıların yetkilerini düzenlemektir. Görevler ayrılığı ilkesini benimseyen kurumlar, tüm yetkilere sahip SQL Server DBA kullanıcılarının yetkilerini de düzenlemeye ihtiyaç duymaktadırlar.
SQL Server 2008 R2 yasal uyumluluk ve güvenlik uygulamalarını gerçekleştirmek üzere gerekli olan tüm araçları bünyesinde sunmaktadır.
Görevler Ayrılığı ilkesinin gereksinimlerini uygulayarak verilerin korunmasını sağlarken, DBA kullanıcılarının da verimli çalışmaya devam edebilmeleri için neler yapılması gerektiğine dair sunduğumuz makale için :SQL Server Seperation of Duties
Devamını Oku...
En basit ifadesiyle görevler ayrılığı ilkesi kurum için tehtidleri ve güvenlik açıklarını önlemek üzere kullanıcıların yetkilerini düzenlemektir. Görevler ayrılığı ilkesini benimseyen kurumlar, tüm yetkilere sahip SQL Server DBA kullanıcılarının yetkilerini de düzenlemeye ihtiyaç duymaktadırlar.
SQL Server 2008 R2 yasal uyumluluk ve güvenlik uygulamalarını gerçekleştirmek üzere gerekli olan tüm araçları bünyesinde sunmaktadır.
Görevler Ayrılığı ilkesinin gereksinimlerini uygulayarak verilerin korunmasını sağlarken, DBA kullanıcılarının da verimli çalışmaya devam edebilmeleri için neler yapılması gerektiğine dair sunduğumuz makale için :SQL Server Seperation of Duties
SQL Server Denali konusundaki yeniliklerden bahsederken hep dile getirdiğimiz Crescent Projesi ile ilgili demoyu sizlerle paylaşmak isterim. Crescent web tabanlı bir raporlama aracı. Crescent ile amacımız iş yaşamında kullanıcıların raporlama ihtiyaçlarını kendi yetkileri doğrultusunda sıkıntısız ve keyifli bir ara yüzle hazırlayabilmeleri.
Bütün bunları nasıl yapabileceğiniz ise, işte burada!
Devamını Oku...
Bütün bunları nasıl yapabileceğiniz ise, işte burada!
Tablo üzerinde herhangi bir index tanımlı olmadığı için çekeceğim sorgu Table scan yapacaktır. Beklediğimiz gibi, tablo üzerinde herhangi bir index tanımlı olmadığı için çektiğimiz sorgu Table Scan yaparak sonucu getirdi. Şimdi bu sorgunun ne kadar okumaya ve CPU kullanıma neden olduğuna bakalım.
Şekil 2. de görüldüğü gibi Table Scan yaparak tablonun tamamını okuduk ve bu okuma işlemi bize 697 logical read’e ve 22 ms’ye maloldu. Bu çalışmaları artık bu noktada sonlandırıyorum dersin devamı için e-kitap sayfasından bu deslerin tümünü ve daha fazlasını detayları ile anlatan kitaba ulaşarak bilgisayarınıza indirebileceksiniz. Buyrun buradan E-kitap sayfasını ziyaret ediniz.
SQL Server açısından index kullanımının en önemli amacı, istenen bilginin daha az veri okuyarak daha kısa zamanda getirilmesini sağlamaktır. Index kullanarak bir tablonun tamamını okumaktansa index key vasıtasıyla okumak istediğimiz kayıda daha hızlı ulaşmak mümkündür. Tamamlanması saatler süren bir sorgunun uygun index’ler kullanılarak saniyeler seviyesinde getirilmesi sağlanabilir.
Peki ama tam olarak Index nedir?
Gerçek hayattan bir örnek vererek Index kavramını daha net açıklamaya çalışalım.
Bir telefon rehberi düşünün. Hani şu eskiden PTT’nin dağıttıklarından. İstanbul’da yaşayan herkesin telefon bilgilerinin bu rehberde kayıtlı olduğunu düşünelim. Mehmet Yılmaz adında bir arkadaşım var ve telefon numarasını kaybettiğim için kendisine uzun süredir ulaşamıyorum. Telefon rehberini kullanarak Mehmet’in telefon numarasını bulmak istiyorum.
İlk durumda şunu düşünelim (Index olmayan bir tablo). Telefon rehberi sıralı değil. Yani ne ada göre ne de soyada göre herhangi bir sıralama yapılmamış, isimler karışık olarak bulunmakta. Böyle bir durumda ben Mehmet’i bulmak için bütün telefon defterini okumak zorundayım. (Table Scan) Ne kadar sıkıcı değil mi?
İkinci durumda ise telefon defterinin isme göre sıralı olduğunu düşünelim. (Index olan bir tablo) Bu durumda biliyorumki Mehmet M harfinde. Kabaca rehberin ortasına gelirim. Ve oradaki harfe bakarak ileriye ya da geriye gitmem gerektiğine karar veririm. Yani bir önceki örneğe (Index olmayan durum) göre çok çok daha hızlı bir şekilde Mehmet’i bulabilirim.
İşte Index kullanımının amacı budur. İstenilen bilgiye daha az veri okuyarak daha hızlı bir şekilde erişmek.
Canlı bir örnek yaparak table scan-index kullanımı arasındaki farka az önce bahsettiğim daha fazla/daha az veri okuma açısından bakalım. Sorguların ilkinde tabloda tanımlı index olmadığı için table scan yapılacak, 2. sinde ise tabloya Clustered Index tanımlayıp sorguyu çekeceğim ve Database Engine bu tanımlamış olduğum Clustered Index’i kullanacak.
Bu işlemleri yapmak için bir çalışma tablosu oluşturuyorum ve bu tabloya kayıt dolduruyorum.
Tabloda ID,Ad,SoyAd ve Telefon şeklinde 4 kolon mevcut ve tablo üzerinde herhangi bir index tanımlaması yapılmamış durumda. Bir sonraki yazıda ise Table Scan Yaparak Kayıt Sorgulama dan bahsedeceğiz.
Devamını Oku...
Peki ama tam olarak Index nedir?
Gerçek hayattan bir örnek vererek Index kavramını daha net açıklamaya çalışalım.
Bir telefon rehberi düşünün. Hani şu eskiden PTT’nin dağıttıklarından. İstanbul’da yaşayan herkesin telefon bilgilerinin bu rehberde kayıtlı olduğunu düşünelim. Mehmet Yılmaz adında bir arkadaşım var ve telefon numarasını kaybettiğim için kendisine uzun süredir ulaşamıyorum. Telefon rehberini kullanarak Mehmet’in telefon numarasını bulmak istiyorum.
İlk durumda şunu düşünelim (Index olmayan bir tablo). Telefon rehberi sıralı değil. Yani ne ada göre ne de soyada göre herhangi bir sıralama yapılmamış, isimler karışık olarak bulunmakta. Böyle bir durumda ben Mehmet’i bulmak için bütün telefon defterini okumak zorundayım. (Table Scan) Ne kadar sıkıcı değil mi?
İkinci durumda ise telefon defterinin isme göre sıralı olduğunu düşünelim. (Index olan bir tablo) Bu durumda biliyorumki Mehmet M harfinde. Kabaca rehberin ortasına gelirim. Ve oradaki harfe bakarak ileriye ya da geriye gitmem gerektiğine karar veririm. Yani bir önceki örneğe (Index olmayan durum) göre çok çok daha hızlı bir şekilde Mehmet’i bulabilirim.
İşte Index kullanımının amacı budur. İstenilen bilgiye daha az veri okuyarak daha hızlı bir şekilde erişmek.
Canlı bir örnek yaparak table scan-index kullanımı arasındaki farka az önce bahsettiğim daha fazla/daha az veri okuma açısından bakalım. Sorguların ilkinde tabloda tanımlı index olmadığı için table scan yapılacak, 2. sinde ise tabloya Clustered Index tanımlayıp sorguyu çekeceğim ve Database Engine bu tanımlamış olduğum Clustered Index’i kullanacak.
Bu işlemleri yapmak için bir çalışma tablosu oluşturuyorum ve bu tabloya kayıt dolduruyorum.
drop table tblIndexDeneme1
GO
create table tblIndexDeneme1 (ID int, Ad varchar(20), SoyAd varchar(20), Telefon varchar(10))
GO
declare @i int=1
while @i begin
insert tblIndexDeneme1
select @i,'Turgay'+cast(@i as varchar(10)),'Sahtiyan' + cast(@i as varchar(10)),'555 55 55'
set @i=@i+1
end
GO
Tabloda ID,Ad,SoyAd ve Telefon şeklinde 4 kolon mevcut ve tablo üzerinde herhangi bir index tanımlaması yapılmamış durumda. Bir sonraki yazıda ise Table Scan Yaparak Kayıt Sorgulama dan bahsedeceğiz.
HP Karar Destek Akıllı -HP Business Decision Appliance- Cihazı Nedir? HP Karar Destek Akıllı Cihazı, Microsoft SQL Server 2008 R2 ve Microsoft SharePoint Server 2010 için optimize edilmiş bir çözümdür ve önceden yapılandırılmış tek bir sistem kasası içerisinde iş zekası (BI) olanakları sağlamak isteyen kurumlar için tasarlanmıştır. Analizi basitleştirmek ve birlikte çalışmayı kolaylaştırmak için, kurumlara güçlü SQL Server® iş zekası araçlarıyla hızlı bilgi edinme ve daha hassas karar verme olanağı sağlar.
HP ve Microsoft'un kendini kanıtlamış referans mimarileri ve derin iş zekası uzmanlığı üzerine kurulu olan HP Karar Destek Akıllı Cihazı; HP ProLiant sunucularını ve Bilgi Kontrol Yönetimi teknolojilerini içeren, tamamen tümleşik donanım ve yazılım çözümüyle, iş zekası sisteminizin uygulanmasını basitleştirir ve hızlandırır. Akıllı Cihaz, fabrikada önceden yapılandırılan bileşenlerle, HP ve Microsoft laboratuarları tarafından ortaklaşa test edilen, ayarlanan ve onaylanan "orijinal imaj" üzerine kurulmuştur.

Faydaları :
Ne zaman HP Karar Destek Akıllı Cihazını Seçmeliyim?
Self servis özellikler ile kullanımı kolay yazma ve veri paylaşma araçları içeren, tümleşik bir iş zekası çözümüne gereksinim duyan kurumlar için, HP Karar Destek Akıllı Cihazı, güçlü ve güvenilir bir platform ve kullanıcı sayısı 1.000'e kadar olan kurumlar ya da bölümler için tek self servis iş zekası çözümünü sunuyor.
Devamını Oku...
HP ve Microsoft'un kendini kanıtlamış referans mimarileri ve derin iş zekası uzmanlığı üzerine kurulu olan HP Karar Destek Akıllı Cihazı; HP ProLiant sunucularını ve Bilgi Kontrol Yönetimi teknolojilerini içeren, tamamen tümleşik donanım ve yazılım çözümüyle, iş zekası sisteminizin uygulanmasını basitleştirir ve hızlandırır. Akıllı Cihaz, fabrikada önceden yapılandırılan bileşenlerle, HP ve Microsoft laboratuarları tarafından ortaklaşa test edilen, ayarlanan ve onaylanan "orijinal imaj" üzerine kurulmuştur.
Faydaları :
- Önceden tümleştirilen bu mimari yaklaşımı; daha az yapılandırma süresi, kolaylaştırılmış veri yükleme ve veri merkezi tümleştirmesi ile basitleştirilmiş ve hızlandırılmış bir uygulama sağlar.
- Akıllı Cihaz, hızlı yatırım geri dönüşü ve anında iş etkisi için yaklaşık bir saat içerisinde çalışır
- Aynı zamanda uygulama maliyetlerini ve risklerini de en aza indirir.
- Önceden yapılandırılmış bir araç, en iyi performans sağlayan, daha dengeli bir sistem anlamına gelir.
- SQL Server ve SharePoint® Server'ı tümleştiren önceden yapılandırılmış görüntüler üzerine kurulu uçtan uca çözüm aracılığıyla, ileri düzey Excel® kullanıcıları tarafından kolaylıkla benimsenir.
- PowerPivot™ ile otomatik analize olanak sağlarken, geçici rapor ihtiyacını azaltmak için doğrudan gerçek zamanlı veriler üzerinde çalışan kapsamlı bir veri araç setidir.
- Kolay Benimseme
- Verimli Yönetim—Ortak uygulama, bakım ve donanım yönetimi görevlerine erişim sağlayan, HP ve Microsoft ortaklığıyla geliştirilmiş olan eşsiz bir tümleşik yönetim işlemleri panosunu içeren tekli iş zekası platformu aracılığıyla yönetimi kolaylaştırırken, SharePoint web bölümleri, görselleştirme araçları yardımıyla kullanım için tam görünürlük sunun.
- Gelecekteki Gelişmelere Karşı Korunmuş Yatırım —İş zekası çözümleri, büyüme olasılığı göz önünde bulundurularak oluşturulur; HP Karar Destek Akıllı Cihazı, HP hizmetlerinin benimsenmesiyle gelecekteki self servis iş zekası grubuna kolay bir giriş noktası sağlar.
Ne zaman HP Karar Destek Akıllı Cihazını Seçmeliyim?
Self servis özellikler ile kullanımı kolay yazma ve veri paylaşma araçları içeren, tümleşik bir iş zekası çözümüne gereksinim duyan kurumlar için, HP Karar Destek Akıllı Cihazı, güçlü ve güvenilir bir platform ve kullanıcı sayısı 1.000'e kadar olan kurumlar ya da bölümler için tek self servis iş zekası çözümünü sunuyor.
Common Criteria Certification, BT ürünlerinin güvenliğe ilişkin oldukça detaylı uluslararası standartlara sahip olmasını sağlamak amaçlıdır. Bu sertifikasyon üye 26 CCRA ülkesi tarafından tanınmaktadır. Aynı zamanda bu sertifikasyon sistemi (Türkiye'de dahil) pek çok ülkenin kamu kurumları için yapılan alımlarında şart olarak ortaya konmaktadır.
Microsoft SQL Server 2008'in sertifikasyon için değerlendirilmesi TÜViT ve Alman Hükümetinin güvenlik sertifika birimi Bundesamt für Sicherheit in der Informationstechnik (BSI) tarafından gerçekleştirildi.
Sertifika değerlendirmesini başarıyla tamamlayan SQL Server 2008 sertifikasına adresinden ulaşabilirsiniz.

SQL Server sertifikasyonu ile ilgili daha detaylı bilgi için : http://download.microsoft.com/download/3/7/2/37204386-5BAA-463E-8888 9140863531D6/SQLServer2008_ComplianceandCertifications.pdf
Güvenlik ve uyumluluk hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için : http://www.microsoft.com/sqlserver/en/us/solutions-technologies/mission-critical-operations/security-and-compliance.aspx
Devamını Oku...
Microsoft SQL Server 2008'in sertifikasyon için değerlendirilmesi TÜViT ve Alman Hükümetinin güvenlik sertifika birimi Bundesamt für Sicherheit in der Informationstechnik (BSI) tarafından gerçekleştirildi.
Sertifika değerlendirmesini başarıyla tamamlayan SQL Server 2008 sertifikasına adresinden ulaşabilirsiniz.
SQL Server sertifikasyonu ile ilgili daha detaylı bilgi için : http://download.microsoft.com/download/3/7/2/37204386-5BAA-463E-8888 9140863531D6/SQLServer2008_ComplianceandCertifications.pdf
Güvenlik ve uyumluluk hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için : http://www.microsoft.com/sqlserver/en/us/solutions-technologies/mission-critical-operations/security-and-compliance.aspx
Bulut çözümleri pek çok kurumun uygulamaya başladığı ya da uylamak üzere önceliklerine dahil ettikleri konuların başında geliyor. Bulut çözümlerinin veritabanları için tercih edilmesindeki en önemli motivasyonların başında konsolidasyon geliyor.
Konsolidasyonun sağladığı çok önemli avantajlar bulunuyor :
- Sunucu ve veri depolama katmanlarında maliyet tasarrufu : Birbirinden bağımsız pek çok sunucu barındırmak yerine, ihtiyaçların doğru adreslenmesi sonucunda konsolide edilmiş donanım katmanı barındırmak.
- Yazılım maliyetlerinin tasarrufu : Windows Server ve SQL Server premium edition'ları kullanarak pek çok sanal veritabanı sunucusunu çalıştırabilme ve gerektiğinde bir sanal makinadan diğerine kaydırabilme
- Yazılım ve donanım yönetimine ait operasyonel maliyetlerin tasarrufu
- Veri merkezi ihtiyaçlarından kaynaklı (güç ve soğutma) maliyetlerde tasarruf
- Çok daha basit ve hızlı biçimde projeleri hayata geçirebilme
- İş sürekliliğini sağlama. Gerek planlı gerekse de plansız meydana gelen problemlere kolaylıkla çözüm bulma
- Kaynak verimliliğini arttırma ve kontrol edebilme
Sizler de bu vantajlardan yararlanmak ve SQL Server veritabanlarını özel buluta taşımak istiyorsanız, aşağıdaki kaynaklardan faydalanabilirsiniz :
Devamını Oku...
Konsolidasyonun sağladığı çok önemli avantajlar bulunuyor :
- Sunucu ve veri depolama katmanlarında maliyet tasarrufu : Birbirinden bağımsız pek çok sunucu barındırmak yerine, ihtiyaçların doğru adreslenmesi sonucunda konsolide edilmiş donanım katmanı barındırmak.
- Yazılım maliyetlerinin tasarrufu : Windows Server ve SQL Server premium edition'ları kullanarak pek çok sanal veritabanı sunucusunu çalıştırabilme ve gerektiğinde bir sanal makinadan diğerine kaydırabilme
- Yazılım ve donanım yönetimine ait operasyonel maliyetlerin tasarrufu
- Veri merkezi ihtiyaçlarından kaynaklı (güç ve soğutma) maliyetlerde tasarruf
- Çok daha basit ve hızlı biçimde projeleri hayata geçirebilme
- İş sürekliliğini sağlama. Gerek planlı gerekse de plansız meydana gelen problemlere kolaylıkla çözüm bulma
- Kaynak verimliliğini arttırma ve kontrol edebilme
Sizler de bu vantajlardan yararlanmak ve SQL Server veritabanlarını özel buluta taşımak istiyorsanız, aşağıdaki kaynaklardan faydalanabilirsiniz :
- SQL Server 2008 R2 Consolidation Datasheet
- SQL Server 2008 Consolidation Whitepaper
- SQL Server Consolidation Guidance
- Consolidation using SQL Server 2008
- Analysis Services Consolidation Guidance
- Resource Governor Whitepaper
- SQL Server Sustainability Whitepaper
- HP Database Consolidation Solution for Microsoft SQL Server
- IBM RedGuide for SQL Server Consolidation with Hyper-V on x3850 servers
- NetApp SQL Server Consolidation and Virtualization Guide
- Rob’s SQL Server 2008 R2 Virtual Launch Event Video
- NetApp SQL Server Consolidation and Virtualization Guide
- SQL Server Consolidation QuickStart
- SQL Server Consolidation Planning Tool
- Creating, Deploying, and Managing SQL Server Virtual Appliances
Abraham Maslow bir keresinde “Eğer elinizde yalnızca çekiç varsa her sorun çivi gibi görünmeye başlar” demiş. Her geçen gün artan karışıklıkta ve birbirine bağlı bir dünya, doğru İş Zekası (BI) aracını seçmeyi çok önemli hale getirdiği için bu kelimeler her zamankinden daha da geçerli. İşletmeler bir adım önde olma çabasıyla demografik, satın alan davranışı ve müşteri sadakatinden finansal ve operasyonel verilere kadar büyük miktarda veri toplar. Ancak bunların anlamlı bilgiler olarak düzenlenmesi ve görüntülenmesi için bir yöntem bulunmadığı sürece bu verilerin karar vermeye bir faydası olmaz.
Verileri özümsemek ve bunlardan anlam çıkarmak için kurumların verileri anlamlı ve zamanında toplayabilecek, işleyebilecek ve sunabilecek uygun araçları seçmesi gerekmektedir. Bugün pazarda bulunan birçok araçla hangisinin seçileceği konusunda kafa karışıklığı yaşamak çok kolay. Ancak, nasıl bir çekiç tüm işlere uygun değilse tek bir iş zekası aracı da her kullanıcı gereksinimine uygun değildir. Kurumların, kullanıcılarının çeşitli gereksinimlerini karşılamak için hangi araçların en çok avantajı sağlayacağını belirlemek için bir yönteme ihtiyacı vardır. İyi haber, Microsoft’un Microsoft Excel, Excel için PowerPivot , SQL Server Raporlama Hizmetleri (Report Builder dahil) ve SharePoint’teki PerformancePoint Hizmetleri dahil, geniş bir İş Zekası kullanımını ele alan farklı birçok araç sağlamasıdır. Bu araçların tamamına, tanıdık SharePoint Server arabirimi üzerinden erişilebilir.
İş Zekası kullanımı, kullanıcıların bilgilerle etkileşime girme, bunları sunma ve paylaşma yöntemindeki farklılıkları açıklar. Bu kullanım şekilleri kısmen bir kullanıcının veya kullanıcılar grubunun gereksinimleri ve ayrıca kurumun mevcut raporlama özellikleri, altyapısı ve hem kurum kullanıcılarının hem de BT’nin becerileri tarafından tanımlanır. Bu yazı serisinde, beş farklı İş Zekası raporlama kullanımını ele almaktadır:
- Self Servis Analiz: Self Servis Analiz, kullanıcıların birbirinden tamamen farklı kaynaklardan veri entegre edebilmesi ve veri anormalliklerinin temel nedenini analiz edebilmesi ve anlayabilmesi için serbest biçimli raporlama ve analizi açıklar. Teknik kökenli olmayan kullanıcılar, BT veya diğer birimlere bağlı olmadan kendi raporlama ve analizini gerçekleştirebilme özelliğine önem verir.
- İş Raporlaması: Bu kullanım, gelişmiş iş kullanıcıları veya analistler tarafından oluşturulmuş, biçimli raporları açıklar. Raporlar genelde, onaylanmış kurumsal verilere dayanmaktadır ve daha sonra yöneticiler, ekipler veya departmanlarla daha geniş bir şekilde paylaşılmaktadır. Bu kullanımda BT müdahalesi orta düzeydedir, genelde raporlama ortamının dağıtımı ve izlenmesini ve raporların üzerine kurulduğu yapılandırılmış veri katmanının oluşturulmasını denetler.
- Parametreli ve Operasyonel Raporlama: İş Raporlama kullanımına benzer bir şekilde Parametreli ve Operasyonel Raporlamada da sabit biçimli raporlar bulunmaktadır. Bununla birlikte raporlar kurum kullanıcıları yerine BT tarafından yazılmakta ve yönetilmektedir ve genelde çözünürlüğü yüksek bir biçim ve işleme kullanımıdır. Tutarlılık, ölçeklendirilebilirlik, yönetilebilirlik ve otomatik dağıtım bu kullanımın temel özelliklerinden bazılarıdır.
- Performans İzleme: Bu kullanım, kullanıcılara çalıştıkları kurumun performansını hızlı ve kolay bir şekilde izleyebilme olanağı sağlayan pano tipi raporları açıklamaktadır. Bu kullanım, işin sağlığı hakkında anında görünürlüğe ihtiyaç duyan idare düzeyine veya departman liderliğine sağlanır ancak etkileşimle daha ileri araştırmaya da olanak verir.
- Kurumsal Karneleme: Kurumsal Karneleme, dengeli karneleme gibi önceden tanımlanmış hedeflere göre ölçülen ve puanlandırılan Temel Performans Göstergeleri (veya KPI) ile yüksek düzeyde özetlenmiş görünümleri açıklayan bir kullanımdır. Bu kullanım genelde bir performans yönetimi programının bir parçasıdır ancak operasyonel performansı ölçmek için de kullanılabilir.
Bu yazı serisinde yukarda yapılan sınıflandırmalar birer birer ele alınacak ve temel açıklama, araç seçenekleri, altyapı ve başarı öyküleri üzerinden incelenecektir.
Microsoft olarak BT’nin, enerji kullanımları ve iklim değişikleri konularına yardım edebilecek en önemli araçlardan biri olduğunu görüyoruz. BT kişi ve kuruluşların enerji verimliliğini artırabilirken, inovatif yöntemler ve temiz enerji kaynaklarının kullanımını ile temiz enerjinin kullanımını da hızlandırabilecektir. World Wildlife Fund (WWF) tarafından yayınlanan iklim raporuna göre BT emisyon azaltımını sağlayabilecek en yüksek potansiyele sahip sektörlerden biri olarak işaret edilmektedir. McKinsey & Company tarafından yapılan bir diğeraraştırmaya göre ise BT 2020 yılına kadar BT, 7,8 Gigaton karbon salınımını engelleyebilecek.
Microsoft’un Çevreci Bilişim ile ilgili yaklaşımı 3 ana konudan oluşmaktadır:
1. Azalt 2. Yönet 3. Tekrar Planla


Azaltmak, güç tüketimi ve karbon salınımının azaltılması esasına dayanır. Kullanılan altyapı konsolidasyon ve sanallaştırma gibi çözümler ile azaltılarak BT ve saptanan iş hedeflerine ulaşılabilmesini hedeflemektedir. Kaynakların daha verimli kullanılarak verimliliğinin artırılması, çalışma sürelerinin azaltılarak güç tüketimlerinin azaltılması ve soğutma ihtiyacının azalması; yönetimin kolaylaşması ve harcanan yer miktarının azalmasını sağlar. Hyper-V, App-V, Med-V gibi çeşitli sanallaştırma çözümlerinin ve farklı yöntemler ile sanallaştırılmış fiziksel ortamların Microsoft System Center ile uygulama seviyesine kadar çeşitli katmanlarda yönetilebilmesi en üst boyutta verimliliği beraberinde getirmektedir.
Microsoft sunucu ve istemci teknolojileri de ayrıca güç tüketiminin daha verimli ve akıllı yapılması için de yenilikler getirmektedir. Windows Server 2008 ve Windows 7 bünyesindeki özellikleri ile güç tüketiminde tasarruf sağlamaktadır.
Çevreci Bilişim’in ikinci adımı kabul edilen yönet, enerji kullanımının ve çevresel etkilerinin yakından takibi ve gözlenmesini kapsamaktadır. Bu konuda yönetimi kolaylaştıracak ve devamlı iyileştirmeyi sağlayacak yönetim araçları tasarlanarak, tasarlanan araçlar aracılığıyla birtakım hedefler konu ile ilgili kişi veya takımlara verilip, bu kişilerce hedeflerin takibi sürdürülmektedir. BT yönetiminin bu adımda sunduğu alternatifler önemini gittikçe arttırmaktadır. Örneğin; Microsoft System Center, istemci ve sunucuların yönetimini takip edecek ve böylece güç tüketiminde tasarrufa gidilebilecek çözümler sunmaktadır: System Center aracılığıyla toplanan bilgiler zemininde kurulan doğru yapılarla bir yandan güç tüketimi azaltılırken, öte yandan çalışanların mevcut istemcilere sahip olmaları sağlanarak iş verimliliği artışına katkı sağlanır. Kurumların enerji tüketimi konusunda sahip oldukları iş zekası hem kurum içerisindeki hedeflerin tespit edilmesi ve geliştirilmesine katkıda bulunurken hem de tüm kurum çalışanlarının bireysel hedef ve gelişime katkıda bulunmalarını gözlemleyebilmeleri açısından kritik bir önem taşımaktadır. Microsot’un SQL Server ve Sharepoint yazılımları ile tasarlanabilecek İş Zekâsı yapıları üzerinden kurumlar, enerji tüketimlerindeki gelişmeleri kolayca izleyebilmektedir.
Çevreci Bilişim konusunun son başlığı olan tekrar planlama ise iş ortamında alışılagelmiş bazı işlem ve rutin uygulamaların teknolojik çözümler ile tekrar tasarlanması esasına dayanır. Her türlü iletişimin bilgisayar aracılığıyla yapılması, toplantıların uzaktan erişim ile yapılması, kâğıtsız ofis ortamları, vb. gibi birçok avantajı aslında içerisinde daha az sayıda cihaz kullanımı, daha az seyahat edilmesi ve daha az kağıt kullanımı gibi sonuçları taşıdığı için hem çevrecilik hem de maliyet anlamında tasarruf sağlanabilmektedir.

Bilişim sektöründe öne çıkan kavramlardan biri olan Bulut Bilişim de gerek kullanım alanı açısından gerekse sağladığı faydalar sayesinde gittikçe önemini arttırmaktadır. Bulut Bilişim’in kuruluşlara kendilerinin kurabilecekleri verimli konsolidasyon ve sanallaştırma imkanları sağlayan Özel Bulut ortamları kurumların otomasyon hızını arttıracaktır.
Özet olarak Microsoft olarak kuruluşlara tavsiyemiz hâlihazırdaki ortamlarını yeni teknolojiler ile daha Çevreci hale getirmeleri, mümkün olan konuları baştan tasarlamaları ve tüm bu süreci en iyi şekilde yönetmeleridir.
Peki siz teknolojiyi kullanırken, kurumsal ve(ya) bireysel yaşadığımız ‘çevre’ye nasıl katkı sağlayabileceğinizi düşündünüz mü?
Daha fazla bilgi için konu ile ilgili Microsoft‘un bağlantısını ziyaret edebilirsiniz.
Devamını Oku...
Microsoft’un Çevreci Bilişim ile ilgili yaklaşımı 3 ana konudan oluşmaktadır:
1. Azalt 2. Yönet 3. Tekrar Planla
Azaltmak, güç tüketimi ve karbon salınımının azaltılması esasına dayanır. Kullanılan altyapı konsolidasyon ve sanallaştırma gibi çözümler ile azaltılarak BT ve saptanan iş hedeflerine ulaşılabilmesini hedeflemektedir. Kaynakların daha verimli kullanılarak verimliliğinin artırılması, çalışma sürelerinin azaltılarak güç tüketimlerinin azaltılması ve soğutma ihtiyacının azalması; yönetimin kolaylaşması ve harcanan yer miktarının azalmasını sağlar. Hyper-V, App-V, Med-V gibi çeşitli sanallaştırma çözümlerinin ve farklı yöntemler ile sanallaştırılmış fiziksel ortamların Microsoft System Center ile uygulama seviyesine kadar çeşitli katmanlarda yönetilebilmesi en üst boyutta verimliliği beraberinde getirmektedir.
Microsoft sunucu ve istemci teknolojileri de ayrıca güç tüketiminin daha verimli ve akıllı yapılması için de yenilikler getirmektedir. Windows Server 2008 ve Windows 7 bünyesindeki özellikleri ile güç tüketiminde tasarruf sağlamaktadır.
Çevreci Bilişim konusunun son başlığı olan tekrar planlama ise iş ortamında alışılagelmiş bazı işlem ve rutin uygulamaların teknolojik çözümler ile tekrar tasarlanması esasına dayanır. Her türlü iletişimin bilgisayar aracılığıyla yapılması, toplantıların uzaktan erişim ile yapılması, kâğıtsız ofis ortamları, vb. gibi birçok avantajı aslında içerisinde daha az sayıda cihaz kullanımı, daha az seyahat edilmesi ve daha az kağıt kullanımı gibi sonuçları taşıdığı için hem çevrecilik hem de maliyet anlamında tasarruf sağlanabilmektedir.
Bilişim sektöründe öne çıkan kavramlardan biri olan Bulut Bilişim de gerek kullanım alanı açısından gerekse sağladığı faydalar sayesinde gittikçe önemini arttırmaktadır. Bulut Bilişim’in kuruluşlara kendilerinin kurabilecekleri verimli konsolidasyon ve sanallaştırma imkanları sağlayan Özel Bulut ortamları kurumların otomasyon hızını arttıracaktır.
Özet olarak Microsoft olarak kuruluşlara tavsiyemiz hâlihazırdaki ortamlarını yeni teknolojiler ile daha Çevreci hale getirmeleri, mümkün olan konuları baştan tasarlamaları ve tüm bu süreci en iyi şekilde yönetmeleridir.
Peki siz teknolojiyi kullanırken, kurumsal ve(ya) bireysel yaşadığımız ‘çevre’ye nasıl katkı sağlayabileceğinizi düşündünüz mü?
Daha fazla bilgi için konu ile ilgili Microsoft‘un bağlantısını ziyaret edebilirsiniz.
Microsoft, stratejik planlama için entegre bir uçtan uca çözüm sağlamaktadır. Office Excel, SharePoint Server ve SQL Server ile güçlü entegrasyon sayesinde bir çok kurumun zaten yatırım yapmış oldukları araçlar ve altyapılardan daha yüksek verim elde edilebilir.

Stratejik planlama sürecinde mevcut durumun tespiti, kullanıcıların/vatandaşların beklenti ve memnuniyetlerinin belirlenmesi, gelişmelerin ölçülmesi, performansın değerlendirilmesi gibi amaçlara hizmet edecek verilere ihtiyaç duyulur.
Planlama sürecinde ortaya çıkabilecek veri ihtiyacı mümkün olduğunca hazırlık safhasında belirlenmeli, verilerin kim tarafından, hangi sürede ve hangi maliyetlerle elde edilebileceği değerlendirilmelidir.
Bu aşamada Microsoft Visio 2010 modern, önceden çizilmiş şekiller, akıllı şablonlar ve örnek çizimleriyle, BT, iş, süreç yönetimi ve başka konularda diyagram ihtiyaçlarınızı karşılayan geniş bir seçenek çeşitliliği sunmaktadır. Diyagramınızı basit bir şekilde Microsoft Excel veya Microsoft SQL Server gibi bir veya daha fazla veri kaynağına bağlayabilirsiniz. Tanımladığınız koşullara bağlı olarak, canlı renkler, simgeler, semboller ve veri çubukları kullanarak doğrudan diyagramlarınızın içinde gerçek zamanlı veriler görüntüleyebilirsiniz.

Kurumlar, “nereye ulaşmak istiyoruz” aşamasında da, misyon ve vizyonlarını ifade edecek, temel değerlerini belirleyecek, amaçlarını, hedeflerini ve stratejilerini ortaya koyacaklardır. Stratejik planda hedefe yönelik performans göstergelerine yer verilmesi gereklidir. Bir performans göstergesi, ölçülebilirliğin sağlanması bakımından miktar, zaman, kalite veya maliyet cinsinden ifade edilir.
Microsoft SharePoint performans göstergeleri (KPI) tek satırlık bir rapordur. Bir bakışta performans göstergesi belirli bir ölçümün ne kadar gerçek performansının bir hedefle karşılaştırıldığını gösterir. İyi bir performans göstergesi, hesaplama gerektirmeden sonuçların hedef içinde mi yoksa dışında mı olduğunu bilmenizi sağlar. Microsoft SharePoint performans göstergelerini SQL Server 2008′in bir bileşeni olan SQL Server Analysis Services (SSAS) uygulamasından alabilir.
Özellikle performans verilerinin zaman alıcı bir süreç olduğu dikkate alındığında faaliyet raporlarının hesap verilebilirliğine yönelik bilgiler içermesi gerekmektedir. Kamu Kurumları, amaç ve hedeflerine ne derecede ulaştıklarını faaliyet raporları ile ortaya koyarlar. Bu şekilde, performansa dayalı hesap verilebilirlik için gerekli temel oluşacaktır.

Microsoft SharePoint karar destek özelliklerinin merkezinde Rapor Merkezi vardır. Rapor Merkezi sitesi raporları, listeleri ve dış veri kaynaklarına bağlantıları depolamak için özel belge kitaplıkları içerir. Rapor Merkezi içinde kullanıcılar kategoriler kullanarak öğeleri arayabilir, yaklaşan raporlar takvimini görüntüleyebilir ve ilgili raporlara abone olabilirler.
Performans programı hazırlanmasında kamu kuruluşlarına yeterli düzeyde uyarlanmış faaliyet esaslı maliyetlendirme yaklaşımı gerekmektedir. Dolaylı maliyetlerin faaliyetlere yansıtılmasındaki güçlükleri de değerlendirdiğimizde Microsoft İş Zekâsı çözümleri ile (Microsoft Dynamics) gelişmiş raporlama, analiz ve bütçe planlaması çözümlerini kullanarak iş süreçleri için derinlemesine ve stratejik bir yaklaşım oluşturabilir. Bu sayede organizasyonun her noktasında kritik karar oluşturma süreçleri geliştirilir. Kurum için kritik öneme sahip bilgilere gerçek zamanlı ve doğrudan erişebilir, geniş bir analiz ve raporlama araçları yelpazesi ile bütçeler yönetebilir, rapor hazırlama ve birleştirme işlemlerinizi hızlandırabilir ve trendleri ve ilişkileri daha kolay gözlemlenebilir.

Stratejik planda yer alan amaç ve hedefleri gerçekleştirmeye yönelik proje ve faaliyetlerin uygulanabilmesi için amaç, hedef ve faaliyetler bazında sorumluların kimler/hangi birimler olduğu, ne zaman gerçekleştirileceği, hangi kaynakların kullanılacağı gibi hususların yer aldığı bir eylem planı hazırlanması gerekir.
Söz konusu eylem planına yönelik proje ve portföy yönetimi tutarlı bir web ara yüzü, ortak depolama alanı ve merkezileştirilmiş ağ/sistem yönetimi gibi özellikleri ve arkasında Microsoft SharePoint® Server 2010 Enterprise Edition desteğini bulunduran Project Server 2010 ile sağlanabilir. PPM özelliklerini kurumsal ortak çalışma platformu SharePoint Server yazılımının gücüyle birleştirmektedir. Project 2010, Microsoft Exchange Server, Microsoft Office Outlook® mesajlaşma ve ortak çalışma istemcisi, Microsoft Visual Studio® yazılım geliştirme sistemi, Microsoft Dynamics® AX ve Microsoft Dynamics SL ERP yazılımları gibi yakından tanınan Microsoft teknolojileriyle tam entegre çalışarak güçlü iş yönetimi özelliklerini sunmaktadır.

Kurumsal stratejik planlama kapsamındaki fonksiyonlara teknik destek verebilecek yukarıda özelliklerini vermeye çalıştığım Microsoft çözümleri; proje, program ve uygulamaları etkin bir şekilde ölçerek ve izleyerek olası sorunları önceden kestirme, karar alma ve kurumsal programlara en üst düzeyde yatırım getirisi (ROI) sağlar. Aynı zamanda işlem verimliliklerini artırdığından stratejik planlama kapsamında kurumsal vizyonunu genişletebilecek etkin teknolojik çözümlerdir.
Bu yazı serisi, kurumlardaki stratejik planlarla bütçeler arasında daha güçlü bir bağ kurulmasını sağlayan “performans programları” ve kurumların performans hedeflerine ulaşmada izleyeceği yöntemler için Microsoft İş Zekası teknolojilerinden nasıl faydalanabileceği konusu ile devam edecek.
Kaynak: MicrosoftTR
Devamını Oku...
Stratejik planlama sürecinde mevcut durumun tespiti, kullanıcıların/vatandaşların beklenti ve memnuniyetlerinin belirlenmesi, gelişmelerin ölçülmesi, performansın değerlendirilmesi gibi amaçlara hizmet edecek verilere ihtiyaç duyulur.
Planlama sürecinde ortaya çıkabilecek veri ihtiyacı mümkün olduğunca hazırlık safhasında belirlenmeli, verilerin kim tarafından, hangi sürede ve hangi maliyetlerle elde edilebileceği değerlendirilmelidir.
Bu aşamada Microsoft Visio 2010 modern, önceden çizilmiş şekiller, akıllı şablonlar ve örnek çizimleriyle, BT, iş, süreç yönetimi ve başka konularda diyagram ihtiyaçlarınızı karşılayan geniş bir seçenek çeşitliliği sunmaktadır. Diyagramınızı basit bir şekilde Microsoft Excel veya Microsoft SQL Server gibi bir veya daha fazla veri kaynağına bağlayabilirsiniz. Tanımladığınız koşullara bağlı olarak, canlı renkler, simgeler, semboller ve veri çubukları kullanarak doğrudan diyagramlarınızın içinde gerçek zamanlı veriler görüntüleyebilirsiniz.
Kurumlar, “nereye ulaşmak istiyoruz” aşamasında da, misyon ve vizyonlarını ifade edecek, temel değerlerini belirleyecek, amaçlarını, hedeflerini ve stratejilerini ortaya koyacaklardır. Stratejik planda hedefe yönelik performans göstergelerine yer verilmesi gereklidir. Bir performans göstergesi, ölçülebilirliğin sağlanması bakımından miktar, zaman, kalite veya maliyet cinsinden ifade edilir.
Microsoft SharePoint performans göstergeleri (KPI) tek satırlık bir rapordur. Bir bakışta performans göstergesi belirli bir ölçümün ne kadar gerçek performansının bir hedefle karşılaştırıldığını gösterir. İyi bir performans göstergesi, hesaplama gerektirmeden sonuçların hedef içinde mi yoksa dışında mı olduğunu bilmenizi sağlar. Microsoft SharePoint performans göstergelerini SQL Server 2008′in bir bileşeni olan SQL Server Analysis Services (SSAS) uygulamasından alabilir.
Özellikle performans verilerinin zaman alıcı bir süreç olduğu dikkate alındığında faaliyet raporlarının hesap verilebilirliğine yönelik bilgiler içermesi gerekmektedir. Kamu Kurumları, amaç ve hedeflerine ne derecede ulaştıklarını faaliyet raporları ile ortaya koyarlar. Bu şekilde, performansa dayalı hesap verilebilirlik için gerekli temel oluşacaktır.
Microsoft SharePoint karar destek özelliklerinin merkezinde Rapor Merkezi vardır. Rapor Merkezi sitesi raporları, listeleri ve dış veri kaynaklarına bağlantıları depolamak için özel belge kitaplıkları içerir. Rapor Merkezi içinde kullanıcılar kategoriler kullanarak öğeleri arayabilir, yaklaşan raporlar takvimini görüntüleyebilir ve ilgili raporlara abone olabilirler.
Performans programı hazırlanmasında kamu kuruluşlarına yeterli düzeyde uyarlanmış faaliyet esaslı maliyetlendirme yaklaşımı gerekmektedir. Dolaylı maliyetlerin faaliyetlere yansıtılmasındaki güçlükleri de değerlendirdiğimizde Microsoft İş Zekâsı çözümleri ile (Microsoft Dynamics) gelişmiş raporlama, analiz ve bütçe planlaması çözümlerini kullanarak iş süreçleri için derinlemesine ve stratejik bir yaklaşım oluşturabilir. Bu sayede organizasyonun her noktasında kritik karar oluşturma süreçleri geliştirilir. Kurum için kritik öneme sahip bilgilere gerçek zamanlı ve doğrudan erişebilir, geniş bir analiz ve raporlama araçları yelpazesi ile bütçeler yönetebilir, rapor hazırlama ve birleştirme işlemlerinizi hızlandırabilir ve trendleri ve ilişkileri daha kolay gözlemlenebilir.
Stratejik planda yer alan amaç ve hedefleri gerçekleştirmeye yönelik proje ve faaliyetlerin uygulanabilmesi için amaç, hedef ve faaliyetler bazında sorumluların kimler/hangi birimler olduğu, ne zaman gerçekleştirileceği, hangi kaynakların kullanılacağı gibi hususların yer aldığı bir eylem planı hazırlanması gerekir.
Söz konusu eylem planına yönelik proje ve portföy yönetimi tutarlı bir web ara yüzü, ortak depolama alanı ve merkezileştirilmiş ağ/sistem yönetimi gibi özellikleri ve arkasında Microsoft SharePoint® Server 2010 Enterprise Edition desteğini bulunduran Project Server 2010 ile sağlanabilir. PPM özelliklerini kurumsal ortak çalışma platformu SharePoint Server yazılımının gücüyle birleştirmektedir. Project 2010, Microsoft Exchange Server, Microsoft Office Outlook® mesajlaşma ve ortak çalışma istemcisi, Microsoft Visual Studio® yazılım geliştirme sistemi, Microsoft Dynamics® AX ve Microsoft Dynamics SL ERP yazılımları gibi yakından tanınan Microsoft teknolojileriyle tam entegre çalışarak güçlü iş yönetimi özelliklerini sunmaktadır.
Kurumsal stratejik planlama kapsamındaki fonksiyonlara teknik destek verebilecek yukarıda özelliklerini vermeye çalıştığım Microsoft çözümleri; proje, program ve uygulamaları etkin bir şekilde ölçerek ve izleyerek olası sorunları önceden kestirme, karar alma ve kurumsal programlara en üst düzeyde yatırım getirisi (ROI) sağlar. Aynı zamanda işlem verimliliklerini artırdığından stratejik planlama kapsamında kurumsal vizyonunu genişletebilecek etkin teknolojik çözümlerdir.
Bu yazı serisi, kurumlardaki stratejik planlarla bütçeler arasında daha güçlü bir bağ kurulmasını sağlayan “performans programları” ve kurumların performans hedeflerine ulaşmada izleyeceği yöntemler için Microsoft İş Zekası teknolojilerinden nasıl faydalanabileceği konusu ile devam edecek.
Kaynak: MicrosoftTR
Hyper-V üzerinde çalışan sanal linux işletim sistemimiz, görevlerini tam anlamıyla yapması için driverlarını kurmamız gerekmektedir.İşte bu noktada Linux Integration Components'ler devreye giriyor. Bu componentsler içerisinde ihtiyacımız olan driverları bulabiliyoruz. İşletim sistemimizin kurulumu bittikten sonra, Microsoft?un sitesinden ihtiyacımız olan versiyonu indiriyoruz.
Hyper-V v1: link Hyper-V R2: link
Daha sonra indirdiğimiz bu LinuxIC.exe dosyasını çalıştırdığımızda LinuxIC.iso isimli bir dosya verecektir. Bu dosyayı Hyper-V üzerinde çalışan sanal makinamızın DVD? sine gösteriyoruz. Daha sonra sanal makinamızı açıp aşağıda ki komutları takip ediyoruz.
Eğer CDROM'unuz mount edilmemiş halde ise,
$ mkdir /media/CDROM
$ mount /dev/hdc /media/CDROM
Komutlarıyla mount işlemini gerçekleştiriyoruz.
$ mkdir /tmp/linuxic
$ cp -rp /media/CDROM/* /tmp/linuxic
$ cd /tmp/linuxic
$ ./setup.pl drivers
Komutla ihtiyacımız olan ethernet v.s. driverları yükleniyor. Mouse driver için ise, inputvsc.iso dosyasını indirmemiz gerekiyor. Bu işlem için aşağıdaki link takip edilebilir. iso dosyamızı Hyper-V manager üzerinden gösterdikten sonra
Not: Mount işlemini yapmadıysanız üstteki adımdan mont işlemini gerçekleştirip aşağıda ki adıma geçiniz.
$ mkdir /tmp/inputvsc
$ cp -rp /media/CDROM/* /tmp/inputvsc
$ cd /tmp/inputvsc
$ ./setup.pl
Bu işlemleri bitirdikten sonra ethernet kartının aktif olabilmesi için sanal makinamızı kapatıp
$ shutdown now -h
Legacy Network Adapter olarak eklediğiniz ethernet kartını remove edip Network Adapter (Synthetic ) olarak ekleyip sanal makinamızı açıp, gerekli IP konfigürasyonunu yapabiliriz.
IP konfigürasyonu için ise,
$ cd /etc/sysconfig/network-scripts/
Dizinine gidip ifcfg-eth0 dosyasını kendi network ayarlarımıza göre aşağıdaki gibi düzenliyoruz.
$ nano ifcfg-eth0
DEVICE=eth0
ONBOOT=yes
BOOTPROTO=static
IPADDR=212.174.46.66
NETMASK=255.255.255.128
GATEWAY=212.174.46.65
Not: Eğer ifcfg-eth0 dosyanız mevcut değilse,
$ cp ifcfg-lo ifcfg-eth0
komutuyla dosyamızı oluşturuyoruz.
$ nano ifcfg-eth0
komutuyla editorle acip icresini tamamen boşalttıp üstteki konfigürasyonumuzu ekliyoruz.
$ service network restart
komutuyla network servisimizi resetlediğimizde eth0 da hata alıyorsak, sanal makinamızı kapatıp eklemiş olduğumuz Network Adapter (Synthetic) remove edip Legacy Network Adapter olarak tekrar ekliyoruz. Makinamız açılırken IP leri üzerine almış oluyor.
Not: Windows Server 2008 R2 Hyper-V2 üzerinde çalışan CentOS 5.4 ile test edilmiştir.
Güvenlik giderek kurumlar için daha da çok önem kazanmakta. Bu doğrultuda kurumlar önemli verilerini korumak amacıyla kullanıcı ve yöneticilerin yetkilerini minimum seviyeye çekmek istiyorlar.
En basit ifadesiyle; “Görevler ayrılığı ilkesi kurum için tehtidleri ve güvenlik açıklarını önlemek üzere kullanıcıların yetkilerini düzenlemek.” diyebiliriz. Görevler ayrılığı ilkesini benimseyen kurumlar, tüm yetkilere sahip SQL Server DBA kullanıcılarının yetkilerini de düzenlemeye ihtiyaç duymaktadırlar.
SQL Server 2008 R2 yasal uyumluluk ve güvenlik uygulamalarını gerçekleştirmek üzere gerekli olan tüm araçları bünyesinde bulunduruyor.
Görevler Ayrılığı ilkesinin gereksinimlerini uygulayarak verilerin korunmasını sağlarken, DBA kullanıcılarının da verimli çalışmaya devam edebilmeleri için neler yapılması gerektiğine dair sunduğumuz “SQL Server Seperation of Duties” makalesini bilgisayarınıza indirmek için tıklayınız.
Devamını Oku...
En basit ifadesiyle; “Görevler ayrılığı ilkesi kurum için tehtidleri ve güvenlik açıklarını önlemek üzere kullanıcıların yetkilerini düzenlemek.” diyebiliriz. Görevler ayrılığı ilkesini benimseyen kurumlar, tüm yetkilere sahip SQL Server DBA kullanıcılarının yetkilerini de düzenlemeye ihtiyaç duymaktadırlar.
Görevler Ayrılığı ilkesinin gereksinimlerini uygulayarak verilerin korunmasını sağlarken, DBA kullanıcılarının da verimli çalışmaya devam edebilmeleri için neler yapılması gerektiğine dair sunduğumuz “SQL Server Seperation of Duties” makalesini bilgisayarınıza indirmek için tıklayınız.
Bildiğimiz gibi uzun yıllardan beri en kıdemli tekno-hayaller ekseriyetle Skynetvari teorilerden besleniyor. İnsanların geliştirdiği robotlar bir noktada -ki o nokta, genelde hep çürük bir senaryonun ürünü olur :)- bilinç kazanır, sonra insanlarla iktidar mücadelesine girerler, tam kazanacakken de kahramanımız çıkar ve insanoğlunu kurtarır. :)
İşte birazdan paylaşacağımız haberi okuduğumuz zaman da aklımıza ilk bu tür şeyler geldi. Muhtemelen pek çoğumuzun da gelmiştir. Haberimizin konusu insan gibi düşünme yetisine sahip bir yonga. Ya da aklımızda daha kolay şekillenmesi için işlemci diyelim. İşlemcinin geliştiricisi bilişim dünyasının en mavi devi olan IBM. Teknoloji dünyasının en çok patente sahip devlerinden birisi olan IBM, uygulamaya koyduğu SyNAPSE (Nöromorfik Plastik Ölçeklenebilir Elektronik Sistemler) projesi dahilinde, insan beyninden aldığı ilhamla bir işlemci geliştirmiş. Bilişsel İşlem Yongası ismi verilen bu işlemcinin kabiliyetleri arasında modellemeleri tanılayabilmek, öngörülerde bulunmak ve -sıkı durun!- hatalarından ders çıkarmak gibi insan beynine ait özellikler mevcut. Üstelik dahası da var, bu işlemci olaylar arasında ilinti dahi kurabiliyor!

IBM proje müdürü Dharmendra Modha projeyle ilgili açıklamasında işlemciyi tasarım bazında günümüz standartlarının bir hayli ilerisinde olarak nitelerken, anı anına yaşanan olaylar sentezleyebildiğini ve gerçek zamanlı kararlar alabildiğini belirtiyor. Amerika Savunma Bakanlığına bağlı DARPA'nın (ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Ajansı) sponsorluğunda, 21 milyon dolarlık yardımla hayata geçirilen projenin, fikirsel bağlamda konsept aşamasından sıyrılıp, üretim noktasına doğru yol aldığına vurgu yapılıyor ki, bu da oldukça enteresan bir gelişme doğrusu. Hatta ilk iki prototip yonganın üretimi daha şimdiden tamamlanıp, test aşamasına geçilmiş bile.

Normalde bildiğimiz gibi bilgisayarlar girilen komutları linear yani doğrusal biçimde ve ayrı ayrı değerlendirirler fakat bu işlemcinin olayı, kendi kendisini değerlendirebilmesi. Biraz daha açık söyleyecek olursak, bu işlemci herhangi bir programlama yapılmadan, kendi kararını alabiliyor. Bunu yapış biçimi ise insan beyni ile aynı. Nasıl ki beynimiz düşünme esnasında sinir bağlanımlarını (yani sinapslar), sinir hücrelerini (nöronlar) ve nöraksonları (sinir uyarılarını taşıyan life benzer nöron uzantıları) kullanıyorsa işte aynı mantıkta tasarlanan bu yongada da nöronların yerini dijital işlemciler almış. Dahilinde herhangi bir biyolojik element barındırmayan yongaların yapımında dijital silikon devrelere yer veren IBM'in projedeki ilham perisi yukarıdaki cümleden anladığımız üzere nörobiyoloji olmuş. IBM'in yaptığı uyarlama ise sinapsların yerine dahili belleğe sahip nörosinaptik çekirdeği geçirmek. Nöron kavşakları olarak nitelendirebileceğimiz bu sinapslar öğrenme ve bellekte tutma amacıyla kullanılırken sinir nöraksonları da yonga parçalarının birleştirilmesi işlevini görüyor yani aradaki irtibatı sağlıyor. Bu sayede de işlemcimiz tat alma, dokunma, koklama ve ses gibi eylemlere tepki verebiliyor. Üstelik tüm bunları yaparken günümüz teknolojisine kıyasla daha düşük güç tüketip, daha az ses çıkarıyor. :)
IBM'in başta da belirttiğimiz gibi halihazırda çalışan iki tane prototip tasarımı mevcut. Her ikisi de 45nm'lik üretim teknolojisi ile üretilen bu çekirdeklerde 256 tane nöron bulunuyor. Çekirdeklerin birinde 262,144 adet programlanabilir sinapsa yer verilirken diğerindeyse 65,536 tane öğrenebilir sinaps yer alıyor. Merkezinde 3.8 milyon transistör bulunduran yonganın ebatı ise sadece 4.2 milimetre kare. Test sürecini başlatan IBM, öncül etapta dahi makine görüşü, çağrışımlı bellek, sınıflandırma ve navigasyon gibi görece basit uygulamalarda başarıya ulaştıklarını belirtiyor. Nihai hedefse dahilinde 10 milyar nörona yer veren insanımsı yongalar. İnsanımsı dememizin sebebi, insan beyninin 100 milyar dolayında sinir hücresine evsahipliği yapması. :)
Hemen her bilimsel gelişmenin temelinde yattığı üzere bu projenin hedefi de klişe ifade ile 'insanoğluna daha mutlu bir gelecek sağlayabilmek.' IBM'e göre düşünen, olaylar ve veriler arasında ilinti kurabilen bir bilgisayar demek, en basitinden yaşanabilecek doğal afetlerin öngörülebilmesi ve bu sayede vaktinde alınacak önlemlerle olası felaketlerin önüne geçilebilmesi ile eşdeğer. Yahut iklimin gidişatı hakkında uzun vadeli tahminlerde bulunulabileceği için, örneğin tarım sektörü verimliliğinin had safhada arttırılması mümkün olabilecek. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama dediğimiz gibi bu madalyonun sadece melek yüzü ve tabii bir de şeytani yüzü var. Ürün kıtlığını, karaborsacıları, ekonomik felaketleri dahi geçtik; böyle bir yonganın robotlara uyarlanması halinde başımıza neler gelebileceğini düşünsenize… Ki teorik olarak pek de imkansız görünmüyor bu olasılık. Aman diyelim, maazallah!
Kaynak: pclabs
Devamını Oku...
İşte birazdan paylaşacağımız haberi okuduğumuz zaman da aklımıza ilk bu tür şeyler geldi. Muhtemelen pek çoğumuzun da gelmiştir. Haberimizin konusu insan gibi düşünme yetisine sahip bir yonga. Ya da aklımızda daha kolay şekillenmesi için işlemci diyelim. İşlemcinin geliştiricisi bilişim dünyasının en mavi devi olan IBM. Teknoloji dünyasının en çok patente sahip devlerinden birisi olan IBM, uygulamaya koyduğu SyNAPSE (Nöromorfik Plastik Ölçeklenebilir Elektronik Sistemler) projesi dahilinde, insan beyninden aldığı ilhamla bir işlemci geliştirmiş. Bilişsel İşlem Yongası ismi verilen bu işlemcinin kabiliyetleri arasında modellemeleri tanılayabilmek, öngörülerde bulunmak ve -sıkı durun!- hatalarından ders çıkarmak gibi insan beynine ait özellikler mevcut. Üstelik dahası da var, bu işlemci olaylar arasında ilinti dahi kurabiliyor!
IBM proje müdürü Dharmendra Modha projeyle ilgili açıklamasında işlemciyi tasarım bazında günümüz standartlarının bir hayli ilerisinde olarak nitelerken, anı anına yaşanan olaylar sentezleyebildiğini ve gerçek zamanlı kararlar alabildiğini belirtiyor. Amerika Savunma Bakanlığına bağlı DARPA'nın (ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Ajansı) sponsorluğunda, 21 milyon dolarlık yardımla hayata geçirilen projenin, fikirsel bağlamda konsept aşamasından sıyrılıp, üretim noktasına doğru yol aldığına vurgu yapılıyor ki, bu da oldukça enteresan bir gelişme doğrusu. Hatta ilk iki prototip yonganın üretimi daha şimdiden tamamlanıp, test aşamasına geçilmiş bile.
Normalde bildiğimiz gibi bilgisayarlar girilen komutları linear yani doğrusal biçimde ve ayrı ayrı değerlendirirler fakat bu işlemcinin olayı, kendi kendisini değerlendirebilmesi. Biraz daha açık söyleyecek olursak, bu işlemci herhangi bir programlama yapılmadan, kendi kararını alabiliyor. Bunu yapış biçimi ise insan beyni ile aynı. Nasıl ki beynimiz düşünme esnasında sinir bağlanımlarını (yani sinapslar), sinir hücrelerini (nöronlar) ve nöraksonları (sinir uyarılarını taşıyan life benzer nöron uzantıları) kullanıyorsa işte aynı mantıkta tasarlanan bu yongada da nöronların yerini dijital işlemciler almış. Dahilinde herhangi bir biyolojik element barındırmayan yongaların yapımında dijital silikon devrelere yer veren IBM'in projedeki ilham perisi yukarıdaki cümleden anladığımız üzere nörobiyoloji olmuş. IBM'in yaptığı uyarlama ise sinapsların yerine dahili belleğe sahip nörosinaptik çekirdeği geçirmek. Nöron kavşakları olarak nitelendirebileceğimiz bu sinapslar öğrenme ve bellekte tutma amacıyla kullanılırken sinir nöraksonları da yonga parçalarının birleştirilmesi işlevini görüyor yani aradaki irtibatı sağlıyor. Bu sayede de işlemcimiz tat alma, dokunma, koklama ve ses gibi eylemlere tepki verebiliyor. Üstelik tüm bunları yaparken günümüz teknolojisine kıyasla daha düşük güç tüketip, daha az ses çıkarıyor. :)
IBM'in başta da belirttiğimiz gibi halihazırda çalışan iki tane prototip tasarımı mevcut. Her ikisi de 45nm'lik üretim teknolojisi ile üretilen bu çekirdeklerde 256 tane nöron bulunuyor. Çekirdeklerin birinde 262,144 adet programlanabilir sinapsa yer verilirken diğerindeyse 65,536 tane öğrenebilir sinaps yer alıyor. Merkezinde 3.8 milyon transistör bulunduran yonganın ebatı ise sadece 4.2 milimetre kare. Test sürecini başlatan IBM, öncül etapta dahi makine görüşü, çağrışımlı bellek, sınıflandırma ve navigasyon gibi görece basit uygulamalarda başarıya ulaştıklarını belirtiyor. Nihai hedefse dahilinde 10 milyar nörona yer veren insanımsı yongalar. İnsanımsı dememizin sebebi, insan beyninin 100 milyar dolayında sinir hücresine evsahipliği yapması. :)
Hemen her bilimsel gelişmenin temelinde yattığı üzere bu projenin hedefi de klişe ifade ile 'insanoğluna daha mutlu bir gelecek sağlayabilmek.' IBM'e göre düşünen, olaylar ve veriler arasında ilinti kurabilen bir bilgisayar demek, en basitinden yaşanabilecek doğal afetlerin öngörülebilmesi ve bu sayede vaktinde alınacak önlemlerle olası felaketlerin önüne geçilebilmesi ile eşdeğer. Yahut iklimin gidişatı hakkında uzun vadeli tahminlerde bulunulabileceği için, örneğin tarım sektörü verimliliğinin had safhada arttırılması mümkün olabilecek. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama dediğimiz gibi bu madalyonun sadece melek yüzü ve tabii bir de şeytani yüzü var. Ürün kıtlığını, karaborsacıları, ekonomik felaketleri dahi geçtik; böyle bir yonganın robotlara uyarlanması halinde başımıza neler gelebileceğini düşünsenize… Ki teorik olarak pek de imkansız görünmüyor bu olasılık. Aman diyelim, maazallah!
Kaynak: pclabs
Active Directory, Windows 2000 ve sonrasının bulunduğu, Netvvork ortamlarında kullanılan bir directory servisidir. Bu servis Network içerisinde bulunan kaynakların isim, tanım, lokasyon, erişim, yönetim ve güvenlik bilgilerini depolamanın yanısıra bu bilgileri, kullanıcılar ile uygulamaların hizmetine sunar.
Active Directory; Network kaynaklarının merkezi organizasyonunu, yönetimini ve kontrolünü sağlar. Network ortamındaki fiziksel topoloji ile protokoller arası iletişimi sağlayarak kullanıcıların, aradıkları kaynaklara nerede ve nasıl Netvvork'e dahil olduğunu bilmeksizin, ulaşmalarına olanak verir.
Diğer önemli bir avantajı da, merkezi yönetim sağlamasıdır. Active Directory yapısında yer alan sistem konfıgürasyonu, kullanıcı profilleri ve uygulama bilgileri Windows Server 2003 işletim sistemi üzerine kurulu; server bilgisayarda depolanır. Active Directory yapısında yer alan, Group Policy uygulamaları ile Network ortamındaki servis ve uygulamaların merkezi bir yerden yönetimi sağlanır. Network ortamındaki kaynaklara erişim, kontrollerin merkezileştirilmesi ile yönetimsel kolaylık sağlanmıştır.
Active Directory yapısında, Netvvork objeleri hakkında bilgiler depolanır.
Active Directory objeleri: Kullanıcı(user), grup(group), bilgisayar(computer) ve yazıcı(printer) lardır. Ayrıca Network ortamında yer alan bütün Server bilgisayarları(server), Domainleri ve siteleri de obje olarak değerlendirir. Tek bir yönetici(administrator) ile sözkonusu kaynakların; merkezi yönetimini ve denetimini sağlayabilmek için Netsvork kaynakları, bir veri tabanı içerisinde obje olarak sunulmaktadır.
Bir obje oluşturulduğunda objeye ait özellikler veya nitelikler de objenin tanımı olarak depolanır. Tanım bilgileri ile kullanıcıların, objeleri Netvvork ortamında kolaylıkla bulması sağlanır.
Devamını Oku...
Active Directory; Network kaynaklarının merkezi organizasyonunu, yönetimini ve kontrolünü sağlar. Network ortamındaki fiziksel topoloji ile protokoller arası iletişimi sağlayarak kullanıcıların, aradıkları kaynaklara nerede ve nasıl Netvvork'e dahil olduğunu bilmeksizin, ulaşmalarına olanak verir.
Diğer önemli bir avantajı da, merkezi yönetim sağlamasıdır. Active Directory yapısında yer alan sistem konfıgürasyonu, kullanıcı profilleri ve uygulama bilgileri Windows Server 2003 işletim sistemi üzerine kurulu; server bilgisayarda depolanır. Active Directory yapısında yer alan, Group Policy uygulamaları ile Network ortamındaki servis ve uygulamaların merkezi bir yerden yönetimi sağlanır. Network ortamındaki kaynaklara erişim, kontrollerin merkezileştirilmesi ile yönetimsel kolaylık sağlanmıştır.
Active Directory yapısında, Netvvork objeleri hakkında bilgiler depolanır.
Active Directory objeleri: Kullanıcı(user), grup(group), bilgisayar(computer) ve yazıcı(printer) lardır. Ayrıca Network ortamında yer alan bütün Server bilgisayarları(server), Domainleri ve siteleri de obje olarak değerlendirir. Tek bir yönetici(administrator) ile sözkonusu kaynakların; merkezi yönetimini ve denetimini sağlayabilmek için Netsvork kaynakları, bir veri tabanı içerisinde obje olarak sunulmaktadır.
Bir obje oluşturulduğunda objeye ait özellikler veya nitelikler de objenin tanımı olarak depolanır. Tanım bilgileri ile kullanıcıların, objeleri Netvvork ortamında kolaylıkla bulması sağlanır.